Metin Akın seneler önce Ankara'da Tercüman'daydı. Sonra İstanbul'a gitti. Ardından Bulgaristan'a. Metin'le "13 yıl aradan sonra" Sofya'da karşılaştık. Anadolu Ajansı'nın temsilcisi.
***
Sofya'da Metin'in otomobiliyle geziyorduk. Metin bir ara sağa yaklaştı. Kaldırım "seyyar satıcılarla" doluydu.
- Abi burası antika pazarı... Gel sana komünizmin nasıl antika pazarına düştüğünü göstereyim.
***
Satılık "Lenin büstleri."
Satılık "KGB kimlikleri." Satılık "Kızılordu üniformaları." Satılık "orak, çekiçli" madalyalar. Satılık "körüklü fotoğraf makineleri." Satılık "gramofonlar."
***
Aleksandr Nevski meydanının kaldırımlarındaki antika pazarı gerçekten görülmeye değer. Bir Rus subayının kullandığı bıçağı veya dürbünü çok ucuza alabilirsiniz.
Üzerinde subayın adı yazılı.
Tabii "orak, çekiç de kazılı."
***
Cephedeki bir Rus askerin, "sevgilisine yazdığı mektup" bile antika pazarına düşmüş. "Lenin heykelcikleri" boy, boy.
"Orak, çekiçli eski köstekli saatin"
haddi hesabı yok. Beğendiğiniz bir şeyin fiyatını soruyorsunuz. Satıcı kadın "şu kadar leva" diyor. Fiyatı yüksek bulup, yüzünüzü buruşturuyorsunuz. Kadın hemen fiyatı "yarıya" indiriyor. Bu defa arkanızı dönüp, gitmeye kalkıyorsunuz. Kadın Bulgarca veya İngilizce konuşarak sizi durduruyor. Türk olduğunuzu anlamışsa, Türkçe sesleniyor:
- Dur, gitme.
Fiyat, daha da iniyor.
Metin Akın:
- Gördün mü abi... Komünizm nasıl işportaya düşmüş... Antika pazarına düşmüş... Hem de her şey sudan ucuz.
Gerçekten de "bir şişe sudan daha ucuz."