Geçen hafta "Eskişehirliler" ziyaretimize geldiler. Sanatçı Mithat Körler, gazeteci Cengiz Uysal ve birkaç kişi daha: - Pazar günü bir etkinliğimiz var... Yarım saatliğine de olsa uğramalısınız.
Sonra Eskişehir ve ilçelerinden aradılar: - Pazar günü Ankara'da bir etkinliğimiz var... Sizi de görmek istiyoruz.
Biz "piknik falan" sandık. Önceki gün "geçerken uğradık." Ama bir "kapalı salon" toplantısıymış. Toplantı gündüz vakti ama programında "Eskişehirliler Gecesi" yazılı.
Erkekler kravatlı. Hanımlar tuvaletli. Biz ise
"spor kıyafetle" salona girmiş bulunduk.


"Çiğbörek" yedik, "Eskişehir türküleri"
dinledik. Ama en çok "banka olayından" etkilendik. "Eskişehir ve İlçelerine Hizmet Götürme Derneği" üç tane banka kurmuş:
"İlaçbank", "Kitapbank" ve "Giysibank."
Evdeki fazla ilacı, okuduğunuz bir kitabı, giymediğiniz elbiseyi "bankaya" veriyorsunuz. Banka da onları "ihtiyaç sahiplerine" dağıtıyor.


Tertip Komitesi davetiyeye "not" koymuş...
"Gelirken bankaya eşya getirin" notu.
Salonda herkesin elinde bir "poşet... Kutu... Paket... Bohça" vardı. Ve pazar günü üç bankaya hayli mevduat (!) yağdı.
Bu mevduat, "yüzlerce ihtiyaç sahibini" sevindirecek. Bravo Eskişehirliler'e. "Öyle üç banka" kurmuşlar ki...
Ne "hortum" var, ne "yolsuzluk." Sadece "iyilik... Sevap... İnsanlık" var.