Bakanlar Kurulu toplantısı sona ermişti... Milli Güvenlik Kurulu ise toplanmak üzereydi... Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile "Çankaya yolunda" konuştuk.
"Az sonra" MGK toplantısına katılacaktı.
"Sayın Bakan" dedik:
- Bu iş bölünmeye doğru gidiyor.
Gün oldu Türkiye "sağ, sol" diye bölündü.
Gün oldu "Alevi, Sünni" kavgası çıkarıldı.
Gün oldu "Türk, Kürt" çekişmesi tahrik edildi.
Ve bugün de Annan Planı'na "evet" diyenler ile "hayır" diyenler kamplaşması gündeme geldi.
- Sayın Çiçek, ne diyorsunuz?
- Evet... Kıbrıs gibi milli bir dava iç politika malzemesi yapılırsa, bölünme ortaya çıkar... Bundan Türkiye de zarar görür, Kıbrıs davası da.
***
- Bakanlar Kurulu nasıl geçti?
- Çok iyi... Herkes düşüncesini söyledi... Kurul üyeleri için bir özet çıkarmıştık... Onu müzakere ettik.
- Karşı görüşler de var... Hem muhalefetten ve hem de başka çevrelerden... Ne diyorsunuz?
- Ada gerçeğini ve bugün gelinen noktayı herkesin çok iyi değerlendirmesi lazım.
***
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in bir isteği var:
- Kıbrıs davası hamaset konusu yapılmasın.
Hamaset "yiğitlik... Kahramanlık" demek.
Çiçek:
- Ama maalesef gelişmeler o zemine kayıldığını gösteriyor.
***
Adalet Bakanı:
- Kıbrıs olayı geçmişte de hamaset konusu yapıldı... Bu devam etmemeli... Aksi halde bize bir başkasının zarar vermesine gerek kalmaz... Kendi, kendimize zarar vermiş oluruz.
Çiçek'e göre "gece, gündüze katıldı... Eldeki tüm imkanlar kullanıldı... Bu fırsat iyi değerlendirilmeli."
Ya değerlendirilmezse ne olur?
Cemil bey:
- Bunu herkesin düşünmesi lazım... Getirisinin, götürüsünün iyi hesaplanması lazım.
***
Cemil Çiçek'i dinlerken "şunu" düşündük.
"Bu işin" getirisini, götürüsünü "birlikte değerlendirmesi gerekenler" dağınık bir görüntü vermiyorlar mı?
Kıbrıs gibi bir konuda "milli siyaset" ile "parti siyaseti" birbirine karıştırılmıyor mu?
Rauf Denktaş'ın itirazlarında "haklı olduğu yönler" var mı, yok mu?
Dün öğleden önce KKTC'nin Ankara Büyükelçisi, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne gitti... Orada neler konuşuldu?
Denktaş ile Ankara hükümeti arasında bir kopukluk mu var?
Ve "böyle bir ortamda" sağlıklı bir çözüm mümkün mü?
***
Cemil Çiçek:
- Eğer bu şekilde gidilirse, 1 Mayıs'tan sonra doğacak tabloyu herkes çok iyi düşünmeli... Ve seçim sonuçlarını da yine herkes çok iyi analiz etmeli.
- Hangi seçimin sonuçlarını?
- 14 Aralık seçimlerinin... Kıbrıs'taki seçimin.
***
Kıbrıs'taki seçimde "hiçbir parti tek başına iktidara gelememişti."
Ve seçmen "öyle bir tablo" ortaya çıkarmıştı ki...
"Mesaj" şöyle okunabilirdi:
- Bazı çekincelerimiz var... Ama sorunun da 1 Mayıs'a kadar çözülmesi lazım.
***
Cemil Çiçek'le konuşmaya devam edecektik. Fakat "Çankaya'ya varmıştı... MGK toplantısına" girmek üzereydi.
Son sözleri şunlar oldu:
Bu şekilde daha uzun süre gidileceğini sananlar, yanılıyorlar.
Doğru "bu şekilde" uzun süre gidilmez.
Ama Ankara ile Denktaş'ın saç saça, baş başa bir görüntü vermeleri de "uzun süre devam etmemeli."