Reşit Şengel. "90'ı devirmiş" ama hala otomobil kullanıyor, sigara içiyor. - Günde kaç sigara içiyorsunuz? - Cıgarayı kendim sarirem... Günde 30 cıgara içirem. - Yemekle aranız nasıl? - Eger benim gibi saglıklı yaşamak istirsen pul biberden şaşmayasen... Tereyagından ayrılmayasen... Yogurdu ihmal etmeyesen... Çiğ köfteyi de unutmayasen.
ESKİ KOYUNCU
Reşit bey Erzurum'un eski "koyuncularından." - Sene 1933... Bin tene koyunu, sürerek 17 günde Trabzon'a götürmüşem... Oradan da vapurla, dört günde İstanbul'a. - Sonra? - Eyüp Sultan'ın karşısında, Sütlüce'de koyunlari satar iken, baktim siyah bir otomobil geliy. - Kiminmiş? - Otomobil durdi, Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretleri indi... Hemen bıçağı kapmışem, koyunu Paşa hazretlerinin ayagının dibine yatırmişem.
ATA BABA
- Gazi Paşa dedi yapma... Kurban etme... Ben demişem: Paşam, paşam... Sana bu sürünün tamamı kurban olsin... Sen Erzurum'da kongre yapmişsen... Erzurum'da demir karyolada 52 gün yatmışsen... Erzurum'un hemşehrisi olmuşsen... Aziz vatani kurtarmişsen... Ben sana kurban kesmeyem de kime kesem?... Babami eşkıya öldürdi... Sen benim babamsen.
KAHRAMAN
Atatürk "Koyuncu Reşit Şengel'in" sözlerinden duygulanmış. "Sen kahraman bir adamsın" demiş. Ve elini cebine atmış. - Paşam, atam, babam... Yapmayasen... Beni ezmeyesen... Para vermeyesen... Beni utandırmeyesen. - Hayır... Bu benden sana bir hatıra olsun... Almazsan gücenirim. Ve Atatürk, Reşit Şengel'e "elli lira" vermiş.
KATIRCIOĞLU HAN
- Sayin gazataci bey... Ben bir koyuni dört liraya satayim... Atatürk bana veriy, elli lira. - 50 lirayı ne yaptınız? - O zaman vardı bir Katırcıoğlu han... Meşhurdu... Terziler oradaydi... Ticaret oradaydi... Gittim, terziye... Ula terzi, bana bir palto dikesin, deve tüyü, Gazi Paşa'nın paltosinin aynisi... Göynek dikesin, Paşa'nın giydiğinin aynisi... Şepka, çorap, kundura veresin, Paşa'nınkinin aynisi... Beni Paşam gibi giydiresin. - Giydirdi mi? - He vallah... 50 liradan, sekiz lira da arttı bilem. - Sonra? - Gazi Paşa bana resim verdi... O resmi cebime koymuş, Erzurum'a gelmişem... Paşam'ın giydiği kıyafetleri giymişem.
TAKİP
15 yıl öncesinden bir anı... "Dönem" anarşi, terör dönemi. Reşit Şengel, altında "Mercedes'i", Sarıkamış'a doğru yola çıkmış. Bakmış, önünde bir "General" otomobili. Reşit bey, onun peşine takılmış. Bir süre sonra, General'in otomobili durmuş... Korumalar koşarak Reşit beyin yanına gelmişler: - Sen bizi takip mi ediyorsun? - Ha vallah, takip edirem. - Maksadın nedir? - Kötü bir niyetim yohtir. - Takip etme... Sür otomobilini... Bizi geç, git. - Yapamam... Sizi takip etmeye mecburem.
ASKER DENİNCE...
Korumalar durumu "General'e" anlatmışlar. General emir vermiş: - Onu alın, benim yanıma getirin. Getirmişler. Reşit Şengel hemen Paşa'nın elini öpmüş. - Sen benden yaşlısın... Ne diye elimi öpüyorsun? - Paşam... Esker denince aklıma Peygamber gelir... Peygamber de askerdi... Esker denince aklıma Atatürk gelir... Atatürk de eskerdi... Ben senin elini öpmeyem de kimin elini öpem.
BAYRAK VE YILDIZ
General duygulanmış. Ve sormuş: - Altındaki otomobil Mercedes... Neden gaza basıp da bizi geçmiyorsun? - Paşam, paşam... Senin otomobilinin önünde Cumhuriyet'in bayrağı dalgalaniy... Plakasinda Cumhuriyet'in yıldızlari duriy... Ben kim oliyim ki, Cumhuriyet'in paşasinin önüne geçiyim?
YAŞAYAN TARİH
"Laiklik" ise o tam bir laik. "Müslümanlık" ise, su katılmamış bir Müslüman. "Atatürkçülüğe" gelince... Kimse onun eline su dökemez. Ey TV'ci arkadaşlar. Bu "yaşayan tarihi" tanımanızda ve ekrana çıkarıp "tüm ulusa tanıtmanızda" yarar var.