Fenerbahçe'den alınan puanın anlamının olması için Antalyaspor'u yenmek lazımdı. Bunun bilincindeydi Galatasaray, maça da yüksek tempo ile başladı. İlk 10 dakikalık baskıdan sonra Antalyaspor oyunu dengelemeyi bildi.
Duran topta Servet'in golüyle öne geçip hemen ardından sahanın en iyi oyuncusu Pino ile ikinci golü de buldu ev sahibi ekip. İlk yarının sonlarına doğru Antalya baskısı arttı, ikinci yarı başında da bu baskı devam etti ve sonunda da Antalya golünü buldu. Ve işte burada Hagi müthiş bir hamle yaptı 4-3-3'den 4-2-3-1'e döndü. Emre Çolak'ı aldı, orta sahada göbekte Barış-M.Sarp ikilisine dönüp sağ önde Sabri solda Emre Çolak aralarına da Misimoviç girdi. En uçta ise Pino kaldı.
İşte bu hamle Antalya'nın ikinci yarıdaki üstünlüğünü bir anda kesti. Kestiği gibi G.Saray adına skoru da üçe dörde getirecek pozisyonlar kazandırdı. Misimoviç solda iş yapmıyor. Sol açık oynayan bir oyuncuda olması gereken özelliklerin çoğu onda yok. (hız, çabuk diripling, sol ayak, sol ayakla orta ve savunma vs) Misimoviç değişiklikten sonra ikilinin önüne geçince sevdiği bölgede etkili olmaya başladı.
TRİBÜNDEKİLER SAHAYA İNİNCE
Antalya çok rahat bir takım, puan olarak da oldukça rahat durumda. Bunu sahaya da yansıtıyor. Dört savunmanın önünde Sedat tek başına oynuyor. Önünde 4'lü ofansif oyuncu, önünde de Veysel. Uzatma dakikalarında beraberlik golüne de çok yaklaştı Antalyaspor ama G.Saray'ın direncini kıramadı.
G.Saray'ın sınırlı kadrosuyla kazandığı bu maç küçümsenmemeli. Şunu da hatırlatmadan geçemeyeceğim. G.Saray'da Hagi'nin yapması gereken çok iş var. Saha dışında alacağı kararlarda G.Saray'a hayat verebilir. G.Saray'ın dün gece sakatlıkları nedeniyle tribünde oturan isimleri sahadakilerden daha kıymetli. Bu isimlerin sahaya çıkması Hagi'yi ve de G.Saray'ı çok rahatlatacaktır.