Ne bu demeyin. Son dönemde vergi cenneti adalar afişe olunca Doğu Avrupa ülkeleri öne çıkmıştı. Türkiye'de yapılan ticarette Balkan ülkelerinin faturalarına sıkça rastlanıyordu.
Yani şöyle…
Siz Türkiye sınırında bir ticaret ya da alışveriş yapıyorsunuz. Yaptığınız alışverişin ya da hizmetin karşılığında karşı taraftan bir fatura istiyorsunuz. Bir bakıyorsunuz, fatura Montenegro (Karadağ), Estonya gibi gelir ve kurumlar vergisinin düşük olduğu ülkelerden kesilmiş… Şirketler bu saydığım ülkelerde firma kuruyor. Türkiye'de yaptıkları iş karşılığında bu ülkelerde kurdukları firmalardan fatura kesiyor. Parayı da yurtdışındaki banka hesabına göndertiyor.
Ne buradaki hizmetin parası Türkiye'de kalıyor ne de Maliye'nin kasasına vergi giriyor. Anlayacağınız, Türkiye transit ülke gibi…
Karadağ'da resmi rakamlara göre yaklaşık 8 bin Türk şirketi faaliyet gösteriyor, ancak bu rakam buzdağının sadece görünen kısmı… Çünkü, fatura kesimi amacıyla kurulan birçok şirket, o ülkelerin vatandaşları adına kayıtlı. Balkanlar genelinde yaygın olan bu yöntem, vergi yükümlülüklerini hafifletmek isteyen birçok işletme tarafından tercih ediliyor. Çünkü, Karadağ'da yüzde 9 ve yüzde 15 gibi düşük gelir ve kurumlar vergisi oranları sunuluyor. Estonya'da şirketler, yüzde 20 oranında Kurumlar Vergisi ödüyor. Diğer Balkan ülkelerinde ise bu oran, çeşitli teşviklerle yüzde 5 ila 12 arasında değişiyor.
Bir nevi, offshore adaları gibi…
Biliyorsunuz, Türk işadamları vergi cenneti adalarda şirket kurup Türkiye'de kazandıklarını aktarırdı. Ülkeden çıkardıkları parayı İsviçre'deki bankalara istiflerdi ya da Londra'da emlak peşinde koşardı. Veyahut bu şirketlerden fatura keserdi. Offshore adalar ayyuka çıkınca daha bakir olan Doğu Avrupa ülkeleri son dönemde gözde olmaya başlamıştı.
Diyebilirsiniz ki, küresel asgari kurumlar vergisi var. Malum, OECD Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırma projesi Türkiye'nin de aralarında bulunduğu yaklaşık 140 ülke tarafından onaylandı. Bu saydığım ülkeler de anlaşmayı imzaladı. Ancak vergi yıllık konsolide hasılatı 750 milyon euro eşiğini aşan çok uluslu işletme gruplarının düşük vergileme yapılan ülkelerdeki şube, iştirak ve işyerlerinin asgari birtamamlayıcı vergilemeye tabi tutulmasını içeriyor. Türkiye de bu vergiyi alacak almasına da daha çok büyük şirketler kapsamda. Dolayısıyla yıllık hasılatı daha düşük olan şirketler yine yolunu bulmaya devam edecek.
Ne diyeyim?
Yazık, bizim Hazine ve Maliye Bakanlığı istediği kadar vergiyi artırmaya çalışsın.
Türk işadamında yöntem çok…
***
FAİZİN BÜTÇEYE MALİYETİ ARTIYOR!
Yüksek faizin bütçeye maliyeti artmaya başladı. İlk 9 aylık bütçe sonuçları dün açıklandı. 9 aylık bütçe açığı 1 trilyon TL. Bunun 912.7 milyar TL'si faiz gideri. Yani yüzde 85'i faize gitmiş. Bir önceki yılın aynı dönemine göre artış yüzde 94 neredeyse… 2023'te bu rakam 470.8 milyar TL'ydi. Eylülde faiz gideri 148.7 milyar TL ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Faiz gideri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 110 artmış. Her ay aşağı yukarı 100 milyar TL faiz ödemesi yapmışız. Toplanan her 5 liralık verginin 1 TL'si borç faizine gitmiş. Bütçe açığı ile faiz giderleri eşitleniyor.