Malumunuz, geçtiğimiz hafta enerji alanında önemli bir işbirliğinin temeli atıldı. Antalya'da düzenlenen Diplomasi Forumu'nda Türkiye ile Türkmenistan arasında doğalgaz alanında işbirliğine ivme katacak bir Niyet Beyanı imzalandı. Türkmen gazının önce Türkiye'ye, sonra özellikle de Ukrayna- Rusya savaşından sonra enerji darboğazına giren Avrupa'ya sevki hedefleniyor. Atılan imza Orta Asya'nın enerji denklemini değiştirme potansiyeli taşıyor.
Neden mi?
Yaşanan jeopolitik gerilimler Batı'yı Rusya'dan uzaklaştırıyor. Ambargolar nedeniyle Rusya da yüzünü Çin'e çevirmiş durumda... Bu ülkeye daha fazla doğalgaz satmak istiyor. Türkmenistan-Özbekistan-Kazakistan-Çin boru hattı üzerinden yıllık yaklaşık 40 milyar metreküp doğal satışı gerçekleştiren ve Çin'in en büyük tedarikçilerinden olan Türkmenistan da ihracat pazarlarını çeşitlendirme derdinde...
Rezervi ne kadar derseniz...
Kimine göre Türkmenistan'ın rezervi 18.6 trilyon metreküp, kimine göre Galkynysh sahasında 27 trilyon metreküp gaz var. Bu gazın Batı'ya ihracı için de en iyi güzergah Türkiye...
Fakat mesele gazın Hazar Denizi'nden nasıl geleceği...
Dün Turkuvaz Medya'da düzenlenen yenilenebilir enerji, yeşil dönüşüm, yeni yatırım alanları ve enerjinin geleceğinin masaya yatırıldığı 6. Enerji ve İklim Forumu'na katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkmen gazının hızla temin edilebileceğini anlattı.
Bunun için birkaç alternatifin olduğunu vurgulayan Bakan Bayraktar, "İlk alternatif İran üzerinden swap. Boru hattındaki kapasiteyi kullanabiliriz. İkinci seçeneğimiz İran ve Azerbaycan üzerinden swap, son seçeneğimiz ise Hazar denizinden boru hattıyla gelmesi. Son seçenek daha uzun vadeli ve sürdürülebilir. Türkmenistan'dan 2 milyar metreküp gazı hızla temin edebilecek noktadayız" dedi.
Bakan Bayraktar'ın açıklamalarından anladığım kısa vadede gaz takası yolunun tercih edileceği... Bu konuda İran ile de anlaşmaya varmak gerekiyor.
İş nereye gider bilmiyorum.
Ancak atılan tüm bu adımlar hem Türkiye'nin AB'ye karşı potansiyel bir enerji merkezi olarak elini güçlendiriyor hem de bizim enerji arz güvenliğimiz açısından önem taşıyor.
Bölgesel enerji dinamikleri değişirken Türkiye'nin bu adımını stratejik bir hamle olarak görüyorum.