Hükümet, bankalara toplumsal faydalarına göre not verecek. Kredileri nereye verdiklerine bakılacak. Yatırıma, ihracata, kadın ve genç girişimciliğine daha fazla destek olan bankaların toplumsal kredi notu daha yüksek olacak. Kısa vadeli tüketimi finanse eden bankaların toplumsal kredi notu daha düşük olacak. Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi kriterleri belirliyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, notu yüksek çıkan bankalara Merkez Bankası tarafından bazı teşvikler (zorunlu karşılık oranları vb) verileceğini açıkladı.
ENFLASYONDA İVME KAYBI
Ekonomi gazetecileriyle İstanbul'da bir araya gelen Yılmaz, gelişmelerin Orta Vadeli Program (OVP) ile uyumlu olduğunu belirtti. Enflasyonda aylık bazda ciddi bir ivme kaybı olduğunu vurgulayan Yılmaz, 2022'de enflasyonda aylık ortalamanın yüzde 4.26 olduğunu, 2023'ün son aylarında bunun yüzde 3.6'ya indiğini belirterek, şöyle konuştu: "Enflasyonda bir gerileme olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Yıllık bazda etkiyi de 2024'ün ortaları gibi bekliyoruz. Hızlı bir şekilde enflasyonda gerileme olacak." 12 aylık yıllıklandırılmış cari işlemler açığının da son dönemlerde düşüş trendine girdiğini hatırlatan Yılmaz, "2023 yılı Ocak- Kasım dönemi cari açık 43.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yılsonu hedefi 42.5 milyar dolardı, dolayısıyla OVP hedefinin miktar olarak bir miktar üstünde görünüyor. Ama OVP hedefleriyle yine çok aykırı olmayan, yakın bir seviyede cari işlemler açığımızın gerçekleşmesini bekliyoruz" dedi.
BÜYÜME PERFORMANSI İYİ
Büyüme konusunda iyi bir performansla devam ettiklerini söyleyen Yılmaz, "İlk 3 çeyreğe baktığımızda Türkiye, büyüme performansı açısından G20 ülkeleri arasında 4. sırada. OECD ülkeleri arasında 2. en iyi büyüme performansı gösteren ülke konumda. Birçok ülkeyle mukayese edildiğinde büyümede Türkiye oldukça iyi bir noktada. Ama dünyanın genelinde büyüme hızında bir düşüş var" değerlendirmesinde bulundu.
Dünya ile Türkiye'yi büyüme anlamında mukayese ettiklerini söyleyen Yılmaz, "Son 20 yılda ne olmuş? Dünyanın ortalama büyümesi yüzde 3.6 olmuş. Türkiye'nin aynı dönemde yıllık ortalama büyümesi yüzde 5.4 olarak gerçekleşmiş. Yani yıllık ortalamada dünyadan 1.8 puan daha hızlı büyümüşüz" dedi. İstihdamın 32 milyona yaklaştığını belirten Yılmaz, işsizliği tek haneli rakamlarla kapatmış olacaklarını kaydetti. Kadınların ve gençlerin işgücü piyasalarına daha fazla katılması için part time ve uzaktan çalışma, esnek çalışma gibi modelleri önümüzdeki dönemde daha fazla tartışacaklarını belirterek, "Kadınların iş gücüne dahil olmasını sağlayan, ama aynı zamanda aile yapısını da koruyan, aile hayatıyla iş hayatı arasında tercih yapmaya zorlamayan, ikisini bir arada sürdürmeyi sağlayıcı politikalarla yine gündemimizi oluşturacağız" diye konuştu.
EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "En düşük emekli alanlara dönük olarak da ne yapabiliriz diye çalışıyoruz. Bunlar Hükümetimiz Kabinede tartışılacaktır önümüzdeki günlerde, Kabinede bir ele alınacaktır diye düşünüyorum, ardından da Meclis'imizin takdirine sunulacaktır" dedi. Hiçbir zaman çalışanları, emeklileri enflasyona ezdirmediklerini hatırlatan Yılmaz, "Ücreti düşük olanlar var, bunları 7 bin 500'e kanunla getirdiğinizde kök ücret düşük kaldığı için bir sonraki oransal artışlarda sorun yaşanabiliyor, böyle bir durumla karşı karşıyayız doğrusu. Ama bir taraftan da normal primiyle bu civarda yine maaş alanlar var, şimdi ikisini birbirinden ayırmak lazım" şeklinde konuştu.
KÖKLÜ ÇÖZÜM ENFLASYONU DÜŞÜRMEK
Konut kiralarında yüzde 25 limitine ilişkin açıklamalar yapan Yılmaz, "Bu evlerde yüzde 25 kira limiti; bunu tartışıyoruz zaman zaman. Esas köklü çözüm enflasyonu düşürmek; biz de bu perspektifle hareket ediyoruz. 2024'te bir dezenflasyon yılı, özellikle yıl ortasında belirgin az önce söylediğim gibi bir düşüş bekliyoruz" dedi.
SOSYAL GÜVENLİKTE BÜTÜNCÜL POLİTİKA
Yılmaz'a toplantıda kademeli emeklilik ve stajla ilgili sorular da soruldu. Yılmaz, sosyal güvenlikle ilgili şu anda bir çalışma bulunmadığını belirtirken, "Bu gelecekte olmayacak anlamına gelmiyor, ama sosyal güvenlikle ilgili çalışmalara daha bütüncül bir çerçevede bakmak gerekir" dedi.
15 BİN DOLAR GELİR
2002'de 3 bin 608 dolar olan kişi başı gelirin 2022'de 10 bin 659'a yükseldiğini belirten Yılmaz, "2023'te 12 bin 415 dolar olarak tahmin ettik. Gerek kurdaki durum, genel tabloya baktığımızda bunun da üzerinde görüyoruz. 2022'de GSYH 906 milyar dolardı. 2023'te 1 trilyon 67 milyar dolar diye tahmin ettik, ama bunun biraz daha üstünde bir rakam olacak gibi görünüyor" diye konuştu. OVP'de 2026 sonunda kişi başı gelir beklentisinin 15 bin dolar olduğunu anlatan Yılmaz, şunları söyledi: "Bu hedefimize ulaştığımız takdirde orta vadede Türkiye yeni bir eşik atlamış olacak. Üst-orta gelirli ekonomilerden yüksek gelirli ülkeler ligine terfi etmiş olacak. Eşikler zordur. Ama inşallah Türkiye bu sıçramayı yapacak ve yüksek gelirli ekonomi ligine önümüzdeki dönemde orta vadede dahil olmuş olacak."
BÜTÇE AÇIĞI 1 PUAN DAHA DÜŞÜK OLACAK
OVP'de 2023'te bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 6.4 olarak beklendiğini, bunun 3 puanının depremden kaynaklandığını vurgulayan Yılmaz, "Bütçe açığının hedefin yüzde 1 altında gerçekleşmesini bekliyoruz. Bu harcamalardaki düşüş ve gelirdeki artıştan kaynaklı" dedi. Bütçe perspektifinin emniyetli bir patikaya girdiğini belirten Yılmaz, şöyle konuştu: "Geçen yıl o tedbirleri almasaydık, bütçe açığı kontrolsüz bir şekilde gitse böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmazdık. Dolayısıyla Türkiye'nin mali disipline uygun hareket etmesi ekonomik bünyesini de güçlendiriyor, birtakım krizler ortaya çıktığında bunları yönetecek mali alanı da sağlıyor. Son 20 yılda bütçeyi biz iyi yönetmeseydik, bugün bu deprem harcamalarını yapamazdık, yapsak bile makro dengelerimizi çok bozucu bir etki yapardı."
YASTIK ALTINDA TUTMAK ABD'YE KREDİ AÇMAK DEMEK
YASTIK altı altınların ve dövizlerin ekonomiye kazandırılmasına ilişkin konuşan Yılmaz, "Tasarruf sahipleri altın ve dövizlerini evde tuttukları zaman hiçbir getirisi olmuyor. Makroekonomi anlamında da bu tasarrufların üretken alanlara destek olmasına engel olmuş oluyoruz. Ben bazen söylüyorum, Amerika dolarını evinizde tutuğunuzda onlara sıfır faizle kredi açmış oluyorsunuz, yani hiçbir bedel almadan Amerika'ya sıfır faizle kredi vermiş oluyorsunuz. Bu diğer dövizler için de altın için de geçerli... Burada sorunumuz şu: İnsanlar altın alır, döviz alır, başka bir şey alır onunla ilgili bir yorum yapmıyorum. Sisteme dahil olmalı bunlar, bir şekilde bu tasarruflar üretken alanlara kanalize edilebilmeli ve bu yolla hem makroekonomimize katkıda bulunmalı bu kaynaklar hem de bunları elinde tutan tasarruf sahiplerine daha fazla getiri sağlamalı, ikisini aynı anda gözeten bir yaklaşım olmalı" ifadelerini kullandı.
YEREL SEÇİM PARA POLİTİKASINI DEĞİŞTİRMEZ
MAKRO politikalarda yerel seçimin farklılık yapacağını beklememek gerektiğini belirten Yılmaz, "Yerel seçimlerde yerel aktörler değişir ama para politikanız, maliye politikanız, yapısal reform gündeminiz, yerel yönetimlerle ilgili konular değil. Dolayısıyla yerel seçimlerin bir belirsizlik oluşturduğunu söylemek doğru bir şey değil. Ama piyasada böyle bir hava oluşturuluyor. Sonuçta yerel seçimden sonra Türkiye ne yerel, ne genel seçimin olmadığı birkaç yıllık bir döneme giriyor. Bu yapısal reform gündemi açısından da çok elverişli bir siyasi dönem" dedi.