Yıldız Holding'i birçoğumuz Ülker markasıyla tanıyoruz… 79 yıl önce İstanbul'da bisküvi fabrikasıyla başladılar… Bugün 12 ülkede, 46 fabrika (25'i Türkiye, 21'i yurtdışında), aralarında Godiva, United Biscuits'in olduğu 300 markayla global bir oyuncu haline geldiler… Şimdi yeni bir yolculuğa çıkıyorlar…
Yeni yolculuk diyorum, çünkü belki şimdi değil ama ilerisi için önemli stratejik bir adım atıyorlar…
Ne mi yapıyorlar?
Grup artık Türkiye'de iki ayrı holding ile yönetilecek.
Nasıl mı, anlatayım…
***
Biri, Şok, Penta, Süperfresh, Kerevitaş gibi Türkiye'deki şirketlerin hisselerine sahip, onların yönetiminden sorumlu Yıldız Holding A.Ş…
Diğeri de yerel ve uluslararası atıştırmalık (bisküvi, çikolata, şekerleme, sakız) şirketlerinin (pladis, Godaiva, Ülker, Ülker CCC) hisselerine sahip Yıldız Uluslararası Gıda Yatırımları A.Ş.
İkisinde de sermaye yapıları aynı…
İkisinin de merkezi Türkiye…
İkisinin de yönetim kurulu başkanı Ali Ülker…
Peki bunu neden yapıyorlar?
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, pladis ve Godiva Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker ile konuştum. İşin felsefesini şöyle anlatıyor: "Yerel ve uluslararası pazarların kendine has özellikleri var. O nedenle farklı iş stratejileri gerektiriyor. Ayrıca farklı coğrafyalarda iş yaptığımız için riski daha iyi yönetebiliriz. Uluslararası operasyonların da dahil olduğu atıştırmalık yani odak işlerimizin ayrı bir holding şirketi olması yerel operasyonların döviz riskinden korunmasını sağlar. Şu anda dış yatırımcı getirme planımız yok. Ama gelecekte bunu yapmanın bazı (finansman, halka açılma, stratejik ortaklık gibi) avantajları olabilir. Ayrı holding şirketleri, işin tamamına değil, yerel veya uluslararası operasyonlara daha odaklı yatırım yapılmasına olanak tanır."
Devamında şöyle diyor:
"Şu anda birçok yatırımcı Türkiye'ye yatırım yapmak istiyor. Sermaye girişi bekleniyor. Belki pladis'e, Godiva'ya değil buradaki bir şirkete yatırım yapmak ister. Biz Türkiye'nin riskiyle dünyanın riskini bu ayrışmayla hedge ediyoruz. Düşünün, bir yerde riyal, diğer yerde pound, başka yerde euro kazanıyoruz. Dünyadaki enflasyon da devalüasyon da global şirketleri etkileyebilir. Hepsi aynı çatıda olmasın, yerel ile uluslararası operasyonları ayıralım istedik."
Belli ki, Murat Ülker'in kafasında bir plan var. Fakat anladığım kadarıyla, kendi tabiriyle 'atıştırmalık' işinin ana iş olarak kalması taraftarı…
Konuşurken ilk anlattığında şaşırdım.
Ancak Murat Ülker zaman zaman enteresan kararlar alır… Hatırlayın, bir gün 20 yıldır sürdürdüğü başkanlık koltuğunu yeğeni Ali Ülker'e devretmişti. O yüzden bu kez sağlığında holdingi ikiye ayırıp üçüncü kuşağa yeni bir yol çizmesini garipsemedim. Kendisi de bu ayrışmayı şu sözlerle ifade ediyor: "Biz ablam ile iki kişiydik. Ama bizim çocuklar büyüdü, sonra 4 kişi olduk, şu anda 6 kişiyiz. Ondan sonra belki 12 kişi olacağız. Yarın öbür gün onlar bu şirketleri satmak isteyebilirler. Ya da halka açmak… Onlara şimdiden manevra kabiliyeti kazandırmak istiyorum."
"Borçlar ne olacak?" diyorum.
Malumunuz, 2018'de grup çok tartışıldı. Gelirlerinin yarıya yakını döviz cinsinden olan Yıldız Holding'in bankalardan aldığı borcu yeniden yapılandırmak istemesi hepimizi şaşırtmıştı. Zira, borç 7 milyar dolardı. Sonrasında da epey gürültü koptu. Hele hele İngiltere'de Pladis kurulduktan sonra… O dönemden sonra grup sıkı bir diyet yaptı. Belli sektörlere odaklanıp bazı varlıklarını sattı. Geldiğimiz noktada, borcu yarısı TL olmak üzere 1.2 milyar dolara indirmişler… Murat Ülker, bu borcun iki şirkete eşit oranda dağılacağını söylüyor. Sanırım birkaç güne kadar Ticaret Sicil'de bu şirketlerin kuruluşlarıyla ilgili bilgileri göreceğiz. Ama tüm bu gelişmeler üzerine yorumum, 2024'te Yıldız Holding'i de Yıldız Uluslararası Gıda Yatırımları'nı da daha fazla duyacağımız yönünde…