Merkez Bankası, TL'ye olan talebi artırmak için hafta sonu bir dizi karar açıkladı. Uzun zamandır konuşulan kur korumalı mevduattan (KKM) çıkış için ilk adımı attı. Bankalara mevduata dönüş için şartlar getirdi. Dönüşüm oranı TL'den açılan KKM'ler için yüzde 50, dövizden açılan KKM'ler için yüzde 5 olarak belirlendi. Kriteri tutturmayan banka tahvil almak zorunda. Henüz uygulama talimatı bankalara gitmediği için başka detaylar olacak mı bilemiyoruz.
Aslında işin özeti, Hazine'den KKM yükünü alan Merkez Bankası'nın bunu bankalarla paylaşmak istemesi…
Peki bankalar kararları nasıl yorumladı?
İlk çıkışı özel bankaların en büyüğü İş Bankası yaptı. Genel Müdür Hakan Aran, dün bir TV kanalında
"Alınan son kararlara rağmen Kur Korumalı mevduat ürünü bugün için hala en cazip ürün. Biz İş Bankası olarak KKM'deki müşterilerimize TL mevduata dönmeleri telkininde bulunmayacağız. Biz sadece ürünün avantajlarını anlatmakla mükellefiz. Bize verilen hedefler doğrultusunda onları ikna etmemiz mümkün değil. Dövizinden dönerek KKM'ye geçenlere 'vadeli TL hesabına geç' diye bir telkinimiz olmayacak" diyor.
Merkez Bankası'nın yarın yapacağı Para Politikası Kurulu Toplantısı öncesinde ilginç açıklamalar…
Belli ki, bankalar müşterilerini TL'ye geçişe ikna etmek için bir yol arıyor.
Öyle ya, banka KKM'de hesabı olan vatandaşı nasıl ikna edecek?
TL geçişli KKM'yi TL mevduata dönüştürebilmek için bankaların müşterisine cazip bir teklifle gitmesi gerekiyor. Bankalar düşük faizli ve uzun vadeli yüklü tahvil alımı yerine, mevduat faizlerini yükseltebilirler. Diyelim ki, 1 Eylül'den itibaren yüzde 28-29'a düşen mevduat faizleri yeniden artıp, yüzde 40'a, 50'ye çıktı.
Bu durumda yüzde 40-50'yle para toplayan banka kredi faizini nereye kadar yükseltebilecek?
Üstelik, bankaların eli kredi faizi belirleme konusunda çok da serbest değil…
Politika faizinin 1.8 katından yüksek kredi faizi veren bankaların da menkul kıymet tutma zorunluluğu var.
Bu kalkar mı ya da artar mı?
Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği sanırım yarınki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrası belli olur.
Diyelim ki, üst sınır yükseldi, bankalar kendini zarar etmekten kurtardı, fakat kredi faizi 50'lere çıkarsa reel sektör açısından durum ne olacak? Yani ekonomide bir durgunluk yaratmamak için nasıl aksiyon alınacak?
İşin bir de yeni enstrüman boyutu var. Bu konuda da fikirler havada uçuşuyor. Kimi ekonomist TÜFE'ye endeksli yeni TL enstrüman olarak süper bono öneriyor.
Bu bonolar da şu anda rekor üzerine rekor kıran vatandaşın birikimini korumaya çalıştığı Borsa İstanbul'u nasıl etkiler? Ayrıca bir taraftan enflasyonla mücadele etme kararlılığını vurgulayıp, vatandaşı enflasyona endeksli kağıda yönlendirmek kafaları daha da karıştırmaz mı?
Velhasıl, ekonomi yönetiminin işi pek de kolay değil…
Her birinin ince ince hesaplanması gerekiyor.