Geçenlerde eski CHP Milletvekili Abdüllatif Şener bir durum tespiti yaptı. Gördünüz mü bilmiyorum. Hani derler ya, bozuk saat bile günde iki kere dahi olsa doğruyu gösterir diye…
O hesap…
Ne diyor?
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nın seçilmesi durumunda ülkede kaosun yaşanabileceği uyarısı yapıyor. Bunun nedenini de Meclis'te çoğunluğun Cumhur İttifakı'nda olmasına bağlıyor. Bütçeden kanunlara kadar birçok meselenin kriz olacağını anlatıyor.
Malumunuz, 14 Mayıs'ta yapılan seçimde Cumhur İttifakı 600 sandalyeli Meclis'e 323 milletvekili gönderdi. AK Parti 267, MHP 51 vekil çıkardı. Yeniden Refah Partisi 5 vekille temsiliyet kazandı. CHP, İyi Parti, Deva, Gelecek, Saadet, DP, HDP/YSP ve TİP'in bloğu 278 vekil… (Neredeyse AK Parti tek başına o kadar vekil çıkardı)
Şimdi Meclis'te bu aritmetik varken, gözlerinizi beş dakikalığına kapatıp, Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazandığını düşünün.
Ben söyleyeyim…
Ekonomide kıyamet kopar.
Niye mi?
Anlatayım…
Biliyorsunuz, 2018'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtik. Bütçeyi yeni sistemde yürütmenin başı sıfatı ile Cumhurbaşkanı yapıyor. Meclis bütçede değişiklik yapma hakkına sahip değil. Ama parlamento, Cumhurbaşkanı'nın hazırladığı bütçeyi kabul etmeyebilir.
Eee, o zaman ne olacak?
Bir kere bütçenin reddi hükümete karşı güvensizliğin göstergesi anlamına gelir. – ki bu ekonomi açısından hiç de öyle dedikleri gibi 'bahar' havası filan yaratmaz- Diyebilirsiniz ki, geçici bütçe çıkarırlar. Geçici bütçelerde, bir önceki yıl bütçesinde öngörülen ödeneklerin belirli oranlarda kullanılmasına izin verilir tamam da... Ne gelir tahmini olur, ne bütçe açığı öngörüsü… Hem kurumlar hem tahsis edilecek ödenek miktarı belirlenirken sıkıntı çıkmayacağını mı düşünüyorsunuz!
Üstelik onun da parlamentodan geçmesi gerekiyor.
Dün bir tanesi şöyle yazmış; "Ne olacak bir önceki yıl bütçesi yeniden değerleme oranında artırılır, devam edilir…"
İyi de o zaman Kılıçdaroğlu bol keseden attığı hangi vaadini yapabilecek?
Gerçekçi olun!
Sonra anayasa…
Anayasa yeni sistemde Meclis'in üçte ikisinin oyuyla kabul edilir. Yani 400 vekil… Millet İttifakı'nın böyle bir gücü var mı, yok. Hatta halk oylamasına sunmak için gerekli koltuk sayısı kadar dahi vekilleri yok. Çünkü, onun için de 360 milletvekillerinin olması gerekiyor. Sonra diyebilirler ki, kararnameler var. Bir kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkaramaz. Kanunla çelişen hüküm varsa kararname çöp olur.
Velhasıl, Kemal Kılıçdaroğlu'nun 28 Mayıs'ta kazanması demek TBMM'de Cumhur İttifakı çoğunlukta olduğu için siyasetin tıkanması demektir. Cumhurbaşkanı ile meclisin aynı siyasi bloğun elinde olmadığı bir durum siyasi istikrarsızlığı derinleştireceği için ne yabancı yatırımcı gelir, ne de içerideki yatırımcı o belirsizlikte fabrika kurup, üretim yapabilir. Anlayacağınız, kimse kimseyi kandırmasın. O işin sonu öyle 'bahar' değil maazallah bayağı 'kara kış' olur!