Yıl 17 Şubat 1923...
Kurtuluş Savaşı bitmiş... Askeri ve siyasi bir mücadele verilmiş... Arkasından sıra ülkenin ekonomik bağımsızlığına gelmiş...
Mustafa Kemal Atatürk, Misak-ı Milli'de kendi topraklarımızın sınırını çizen anlayışıyla bu sefer milli motiflerle yeni bir ekonomi düzeni kurguluyor.
İzmir İktisat Kongresi'ndeki konuşmasını hatırlayın...
Ne diyordu?
"Doğrudan doğruya milletin hayatını devam ettirmesi için gerekli olanlardan, örneğin tren yapmak için, örneğin fabrika yapmak için, örneğin her şey yapmak için devlet serbest değildi. Mutlaka dışarıdan karışmalar vardı. Bundan dolayı hayatını sürdürmekten alıkoyulan bir devlet bağımsız olabilir mi? Gerçekte devlet, istiklâlini çoktan kaybetmişti ve Osmanlı ülkesi yabancıların serbest bir sömürgesinden başka bir şey değildi. Osmanlı halkı içindeki Türk milleti de tamamen esir bir duruma getirilmişti. O halde kesinlikle diyebiliriz ki, biz millî bir devir yaşamıyorduk ve millî bir tarihe sahip bulunmuyorduk."
Malum, konuşma Lozan görüşmelerinin kilitlendiği esnada... O dönemde gündem kapitülasyonlar... Yani Atatürk'ün kırmızı çizgisi...
İşte o zamanlarda ülkenin 'kapitülasyon' tasması çıkartılıp, yerli ve milli bir yapı oluşturmak için harekete geçiliyor.
O günlerdeki meselelerle bugünlerdekiler ne kadar da benziyor değil mi?
Bir tarafta Karadeniz'de dünyanın en büyük keşiflerinden biri realize ediliyor, diğer tarafta dünyanın ilk SİHA gemisi ve Türkiye'nin en büyük askeri gemisi TCG Anadolu Türk Silahlı Kuvvetleri'nin emrine sunuluyor. Yollarda yerli araba gidiyor. Yerli ve milli savaş uçağı göklerde yerini almak için gün sayıyor. Türk ordusunun karadaki hakimiyetini artıracak milli imkanlarla geliştirilen yeni ALTAY tankı orduya teslim ediliyor. İlk insanlı süpersonik jet uçağı HÜRJET başarıyla uçmaya başlıyor. Milli insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma havalanıyor. Daha da çoğu var.
Diğer tarafa bakıyorsunuz...
Yabancı danışmanlar, ne karşılığında bulunduğu iddia edilen paralar, ipe sapa gelmez vaatler, yapılan yerli projeleri yok etme zihniyeti...
Bundan 100 sene önce Atatürk'ün altyapısını çizdiği milli ekonomi modelinin kim/kimler tarafından benimsendiği aşikar...
Tam da bu tartışmaların gölgesinde deprem nedeniyle ertelenen İzmir İktisat Kongresi başlıyor.
2 gün sürecek kongre Cumhurbaşkanlığı'nın himayesinde, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin ev sahipliğinde gerçekleşecek.
Kongrenin ana teması "Küresel Ekonomik Güç Olma Yolunda Türkiye Ekonomisi"...
Dünyaca ünlü akademisyenler, iş dünyası temsilcileri, sendikalar, ekonomi bürokratları panellerde elbette dün yapılanları da bugün yaşananları da konuşacaktır. Velhasıl, Atatürk'ün dediği gibi, "Ekonomik bağımsızlık olmadan tam bağımsızlık olmaz." Umarım Türkiye bu ekonomik bağımsızlık yolundan taviz vermez.