Geçtiğimiz gün AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ'ın davetiyle Gaziantep'teydik. Önce deprem bölgesinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile TOKİ'nin çalışmalarını Bakan Murat Kurum'dan dinledik. Ardından da Gaziantep Valisi Davut Gül ve Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile birlikte depremin en çok vurduğu Nurdağı ilçesine geçtik. İlçeye koordinatör olarak atanan Şırnak Valisi Osman Bilgin yapılan çalışmaları anlattı.
Biliyorsunuz, depremin en çok vurduğu ilçelerden biri Nurdağı… Her 10 kişiden birinin hayatını kaybettiği ilçede yıkılmadık bina bulmak zor… Yıkılmayanlar da ağır hasarlı… Depremin yıktığı ilçe şu anda bir şantiye yerine dönmüş durumda… Bir yandan günde 1.500 kamyonla enkazlar taşınıyor, diğer yandan depremzedeler için geçici barınma yerleri kuruluyor, öbür yandan kalıcı konutlar yapılmaya çalışılıyor. Hummalı bir çalışma var. Elbette halen çadırlarda yaşayan çok sayıda vatandaşımız mevcut… Onların da peyderpey çadırdan kurtulması gerek… Zira bir iki gündür bölgede yaşanan aşırı yağışlar vatandaşları zorluyor.
Depremzedelerin yıkılan sıcak yuvalarının yerini tutmasa da buradaki konteynerkent gördüklerim içindeki en oturmuş olanı…
Anaokulundan sosyal marketine, kuaföründen kozmetik marketine, üniversite öğrencileri için açılan kurslardan psikososyal destek merkezlerine, T3 Vakfı'nın oyun ve etkinlik çadırından iş bulma noktasına kadar birçok ihtiyaç düşünülmüş… Yardımların dağıtımı da düzenli bir şekilde yapılıyor…
Koordinatör Vali Bilgin'in anlattığına göre, getir sistemi ile depremzedelerin barındırdıkları çadır ve konteynerlere motosikletlerle ihtiyaçları olan ürünlerin teslim ediliyormuş…
Konteynerkenti gezerken kadınlar dikkatimi çekti. Kozmetik marketin önünde sıra olmuşlar. Yanaşıp biraz sohbet ettim. Kimi Esenyurt'ta çadırda kalanlar… İhtiyaçlarını almak için sosyal markete gelmişler… Kimi konteyner kente yerleşenler…
Markette alışveriş kimlikle yapılıyor.
İçeriden Rukiye Özkaya çıkıyor. Nurdağı'nda evleri yıkılmış, 15 gün önce konteynerkente gelmişler… "AFAD'a başvurduk, çıktı" diyor. "Allah bir daha göstermesin, canımızı zor kurtardık. Burada yiyecekmiş, eşyaymış her şeyimizi verdiler. Sabah-akşam yemek geliyor, kahvaltımızı da konteynerda yapıyoruz. Allah devletten razı olsun" diyor. Temizlik yapan bir ablayla konuşuyorum. Adı Elif… Gaziantep'ten gelmiş… Annebabasının köydeki evi yıkılmış… Onlarla birlikte çadırda kalıyormuş… Konteynerkentte iş bulmuş… İŞKUR'a başvurduğunu söylüyor. "Köyden buraya nasıl geliyorsunuz" diyorum. Birkaç kişi araba tutmuşlar. Evi Gaziantep'teymiş… "Oraya geçeceğim, sonra belediye servisiyle buraya geleceğim" diyor. Tek istediği, yaşlı anne-babasını çadırdan kurtarıp, konteynera yerleştirmek… İnşallah bir an önce isteğine kavuşur.
Zira önümüz Ramazan…