Öyle ilginç zamanlardan geçiyoruz ki... Tamam enflasyon yükseliyor, işsizlik ilk çeyrekte arttı, döviz kurunda yükseliş var. Sabit gelirli çalışan kesimde sıkıntı büyük... Ama madalyonun diğer tarafında işler tıkırında...
Paradan para kazananları kastetmiyorum. O, 500 bin kişi her türlü kazanıyor. Dolar artsa da düşse de, faiz artsa da düşse de, enflasyon artsa da düşse de bu kesim illa ki korunuyor/korunma yolunu buluyor!
Ben, elektrik-doğalgaz maliyeti artan, hammadde fiyatlarındaki artıştan etkilenen, kurdaki oynaklıktan belirsizlik yaşayan, finansman maliyeti yükselen sanayici/üretici kesiminden bahsedeceğim.
Son dönemde nereye gitsem muhabbet aynı...
Malum, pandemi sonrasında Türk ürünlerine dünyadan ciddi bir talep artışı var. Avrupalı ve ABD'li alıcılar Kovid 19 sonrası Çin'den kaçtı. Çin yerine üretim kapasitesi ve maliyet avantajı nedeniyle Türkiye öne çıktı. Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Rusya tedariki Türkiye üzerinden yapmaya başladı. Uzakdoğu'dan konteyner maliyetleri artınca Türkiye doğal bir üs haline geldi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, İsrail gibi ülkelerle başlayan diyalog ortamı da Türk üreticilerinin önünü açtı. Turist sayısının artmasıyla içeride talep de yükselecek.
Fabrikaların birçoğu artan talep karşısında üretime yetişemez vaziyette... Birçok sektörde kapasiteler yüzde 70-80 dolu... Organize Sanayi Bölgeleri'nde genişleyecek yer arıyorlar... Kapasiteyi artırmak için yatırım yapmak istiyorlar... Diyelim ki, ucuz finansman sağlayarak ya da OSB'lerde kendilerine yer bularak yatırımı yaptılar...
Üretimi kim yapacak?
Nitelikli eleman ihtiyacı had safhada...
Sanayici/üretici kesim artık vasıflı-vasıfsız ilanlarından vazgeçmiş durumda... Fabrikalara, dükkanlara 'İşçi aranıyor, nefes alsın yeter' diye afişler asılmaya başlanmış... Eleman bulamadığı için dükkanı kapatmayı düşündüğünü söyleyen var...
Şu klişeleşmiş 'Ülkede işsizlik yok, iş beğenmeme sorunu var' söyleminden bahsetmiyorum.
Bu sanayicilerin feryadı kalifiye istihdam ihtiyacı...
Üniversitelerden mezun olan ya da mevcut işsiz olan gençlerin birçoğu masa başında çalışmak istiyor. Fabrika yerine evden bilgisayar başından çalışacakları daha esnek işler arıyor. İmalat sanayinde kalfalık-ustalık gibi mesleklerin yüzüne bakan yok.
Tabii, 2000'li yıllara kadar tercih edilen meslek liseleri zorunluluk dolayı gidilen okullar olmaya başladıkça, toplumda "niteliksiz" öğrencilerin gittiği okullar oldukları algısı kırılmadıkça, eğitim sisteminde gerekli planlamalar yapılmadıkça yıllardır yaşanılan sorun çözülmediği gibi Türkiye pandemi sonrası yakaladığı avantajı da kaybedecek. Bu iş öyle sektörlerin üç-beş meslek lisesi açarak ya da protokol imzalayarak aşacağı bir sorun olmaktan çıktı. Hükümet-sanayici-akademisyenler bir araya gelip acil eylem planı belirlemeli... Çocuklarını mesleki eğitime gönderecek ailelere destek mi verilecek, öğrencilere okul ve çalışma hayatında avantajlar mı sağlanacak, meslek lisesi tercih eden erkek öğrencilere askerlik muafiyeti mi getirilecek, bir an önce harekete geçilmeli...
Yoksa o hep Avrupa'ya karşı övündüğümüz genç nüfus avantajı çöp olacak.