Bu sloganı çok seviyorum. O yüzden de sık sık kullanıyorum. Hafta sonu yapılan Intercity İstanbul Park'taki Formula 1 organizasyonu tam da bu başlıkla örtüştüğü için bir kez daha kullanmakta bir bahis görmedim.
Malumunuz, 3 günlük mega etkinlik epeyce tartışılıyor. Geçen yıl 9 yıl aradan sonra ülkemize tekrar kazandırılan yarışın ekonomik yansımasını ya da tanıtıma katkısını bir kenara bırakıp, içeride asfalt tartışmasına takılmıştık! 13-15 Kasım 2020 tarihlerinde yapılan yarış dünyanın en iyisi seçilince herkes susmuştu. Bu yıl da pandemiye rağmen üç gün boyunca 190 bin kişinin geldiği organizasyonda trafik, alanda kesilen teller, patlatılan şampanya gündeme getirilmeye çalışılıyor.
Ben içerideki 'kısır' tartışmaya girmeyeceğim. Zira, yüzbinlerce kişinin geldiği, milyarlarcasının izlediği Formula 1 organizasyonu bu kısır tartışmalara heba edilmeyecek kadar büyük bir etki bıraktı. Emeği geçenlere teşekkür etmek gerekir.
Dün yabancı basın yayın organlarında ufak bir tarama yaptım. Hindistan'dan Endonezya'ya, Polonya'dan İspanya'ya, Pakistan'dan İngiltere'ye, ABD'den Malezya'ya, Çin'den Hollanda'ya, Azerbaycan'dan Rusya'ya, Birleşik Arap Emirlikleri'nden Kore'ye, Yunanistan'dan Vietnam'a, Japonya'dan Sri Lanka'ya kadar hemen hemen her ülkede ulusal-yerel basın organlarında İstanbul ve Türkiye'nin adının geçtiği haberler yayınlandı. Yerel dillerde çıkan haberlerin çoğunda Formula 1 yarışlarının yanı sıra Türkiye'nin ve İstanbul'un adı geçti. (Haberlerin birkaç tanesini paylaşıyorum) 3 gün boyunca dünyanın gözü buradaydı. Anlayacağınız, paha biçilmez bir tanıtım...
Milyonlarca lira bütçe harcayıp, Türkiye reklamı çekseniz, irili ufaklı binlerce gazete, dergi, TV, internet sitesinde yayınlamanız mümkün olmaz. Hatta parayı bayılsanız dahi öyle bir network'e ulaşamazsınız. Formula 1'in tanıtım açısından ülkeye katkısının yaklaşık 400 milyon dolara ulaştığı belirtiliyor.
Doğrudur…
Otellerdeki doluluklar, 30 bini turist, 100 bin seyircinin harcamaları gibi ekonomik etkileri hesaba katmıyorum bile…
Gerçek şu ki, uluslararası etkinliklerin önemi ekonomik faydanın da ötesinde oluyor. Formula organizasyonunun gelirlerinin tümü ev sahibi ülkeye kalmıyor belki ama çok uluslu spor organizasyonları ülkenin tanıtımı için bulunmaz bir fırsata dönüşüyor.
Velhasıl, turizm endüstrisine doğrudan katkı sağlayan Formula 1'in kalıcı olarak ülkeye kazandırılması için özel sektörün dışında kamu da iş dünyası örgütleri de gerekli adımları atıp, yarışın 2022-2032 yılları arasında kalıcı olarak İstanbul Park'a getirilmesini sağlamalıdır.
Duydunuz mu bilmiyorum. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ilk adımı attı. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı üzerinden belli bir bütçe ayırdı. (Rakam bende kalsın) Ancak öyle görünüyor ki, diğer kurumlar da topa girmezse Türkiye'nin 10 yıllığına Singapur'un yerine takvime girmesi hayal olur.
Ez cümle, son iki yıldır yaptığı organizasyonla rüştünü ispatlayan Türkiye, önündeki bu fırsatı ıskalamamalıdır.
FORMULA HATIRASI
Pazar günü İstanbul Park'ta gerçekleşen büyük yarışı Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ile birlikte izleyince sohbet etme fırsatı da yakaladım. Organizasyona 'tam' not veren bakanlar yarışın ülke tanıtımına katkısına dikkat çekti.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz