Birkaç gün önce Kamuyu Aydınlatma Platformu'na bir açıklama düştü. Herkes kulağının üzerine yattı. Düşünsenize, Türkiye'nin en büyük holdinglerinden Koç Grubu'nun piyasa değeri 10 milyar doları geçen şirketinde büyük bir yolsuzluk ortaya çıkıyor. Çeyrek milyar liradan bahsediliyor. Hatta açıklamada bir parantez açılıp 'daha da fazlası olabilir' deniliyor. Ne hikmetse, kimseden 'çıt' çıkmıyor.
Yahu, bir tek merak eden ben miyim?
Valla ilk günden beri işin peşindeyim. Niye mi?
Çünkü, holding Türkiye'nin en kurumsal holdingi… Amerikan ortağı deseniz, dünyanın en büyüklerinden… Üstelik, Ford Otosan, denetim raporlarına her yıl milyonlarca lira para döküyor. Finansal tabloları PwC inceliyor. Fakat kimse 247.8 milyon TL'lik (o da şimdilik) vurgunun izine rastlayamıyor. Nasıl oluyorsa, şirketin 12 aylık bilançosu açıklandıktan iki hafta sonra böyle bir skandal patlıyor.
İlginç hem de ne ilginç!
Neyse sağı ara, solu ara, epey bir bilgiye ulaştım.
Malum, otomotiv firmaları araç satışı için bayi ağları kuruyor. Girişimciler franchise sistemine dahil olup bazı şart ve teminatlar karşılığı bayi olabiliyor. Otomotiv firması, bayiye aracı belirli bir vadeyle satıyor. Koç'un sisteminde, bayilerden ticari alacakların ortalama vadesi yaklaşık 25 gün… Yaygın bayi teşkilatına sahip firmalarınki gibi Ford Otosan'da da Doğrudan Tahsilatlandırma Sistemi var. Bu sisteme göre, bayiye anlaşmalı bankalar aracılığıyla bir kredi limiti tahsis ediliyor. Bankalar ödeme vadesine yakın tarihte Ford Otosan'ın hesabına parayı yolluyor. Böylece, Ford Otosan, bayiden alacaklarını otomatik tahsil edebiliyor. Bir nevi kendini garantiye alıyor.
Dananın kuyruğu da burada kopuyor.
Şirketin bayi alacaklarından sorumlu kişisi ve tahsilatları takip eden çalışanı bir sistem oluşturuyor. Öğrendiğime göre, bu çalışanlar kendi adlarında bir faktoring şirketi kuruyorlar. Haa, bu arada şirketin açıkladığı gibi usulsüzlüğü yapanlar sadece 2 çalışan değil… 7-8 kişiden bahsediliyor. Bir de bu sistem üzerinden paraları yollayan bayilerden… 14-15 bayinin de bu sisteme dahil olduğu söyleniyor. Bayiler, araç alacakları zaman bu faktoring firması üzerinden işlem yapıyor. Dolayısıyla parayı faktoring firmasına yatırıyor. Ford Otosan'ın kendi anlaşmalı bankalarıyla olan sistemde ortalama ödeme vadesi 25 gün olmasına rağmen, faktoring firması üzerinden yapılan işlemlerde bu süre 4-5 aya uzuyor. Anladığım kadarıyla, işin içinde bayi alacaklarını takip eden şirket çalışanları olduğu için bu sürelerle oynamışlar. Faktoring şirketi üzerinden paralar alınıp-verildiği için Doğrudan Tahsilatlandırma Sistemi'ni de delmişler…
Vadesi uzayan bayi hayatından memnun…
Muhtemelen organize dolandırıcılık tezgâhını kurgulayan çalışanlar da bu vurgunu haybeye yapmadı…
Sanırım, burada tek ağlaması hatta kafasını duvara vurması gereken Ford Otosan…
Kusura bakmasınlar.
Bu kadar olay olurken genel müdürden, yönetime ve denetçisine kadar herkes ayakta uyumuş!
Yarın bu sisteme dahil olmayan bayiler çıkıp Rekabet Kurulu'na gitse, "falanca bayiye daha fazla vadeyle araç satışı yapıldı" diyerek haksız rekabet suçlamasında bulunsa ne olacak?
Valla, bu iş epey konuşulur. Amerikalı ortak da meseleyi burada bırakmaz. Biliyorsunuz, Ford Otosan'ın hisselerinin yüzde 41.07'si Koç Holding'in... Yüzde 41.4'ü ise Ford Company'nin. Yüzde 17.89'luk bölüm de halka açık… Şirket 17 Mart'ta Genel Kurul yapacak. Bakarsınız orada genel müdür dahil birkaç kişinin daha kellesi gider!
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
BANKALARA BORCUN 2.5 MİLYAR $'INI ÖDEDİ
Dün sabah telefonuma bir mesaj düştü. Mesaj, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ülker'den geliyor. Birkaç gün önce iş dünyası ve gençlerle yaptığı toplantının videolarını atmış. Sonra aradı, biraz sohbet ettik. Banka borçlarını sordum.
Biliyorsunuz, 2018'de bankalara mektup yollayarak borç yapılandırması istediler. 6 milyar dolarlık borcu uzun vadeye yaydılar. Murat Ülker, borcun 2.5 milyar dolarını ödediklerini anlattı. Söylediğine göre, 3.5 milyar dolar borç kalmış. Borcun 1 milyar dolarlık bölümü TL'ye çevrilmiş. Aslında hepsinin TL'ye çevrilmesini talep etmişler. Ama kabul görmemiş.
Neyse laf borçtan açılınca ben de yılbaşında Oyak'a satılan Kümaş'ı sordum. Kümaş Manyezit, dünya kriptokristalin manyezit cevherinin yaklaşık yüzde 20'sini tek başına karşılıyor. Ürettiği madenler, demir çelik, çimento, bakır, cam sektörleri için kritik. Geçen yıl Avusturyalı RHI Magnesita firmasına satılacaktı. Devletin ilgili kurumları devreye girince satış durdu. Yerli bir sermayenin işin içine girmesi istendi. Yılbaşında Oyak Grubu 340 milyon dolara Kümaş'ı aldı. Murat Ülker'e bunu sorunca, "Cumhurbaşkanımıza Kümaş'ın satışından sonra teşekkür mektubu yolladım. Avusturyalılar bizim tanıdığımız bir şirket değildi. Dünyanın sayılı maden şirketlerinden biri olan Kümaş yerli sermayede kaldı" dedi.
Peki sata sata ellerinde ne kaldı?
Ülker, yeni iş kollarına girdiklerini anlattı. ABD'de elektronik termos üreten bir start-up'a 100 bin dolar yatırım yapmışlar. Firma 500 milyon dolar büyüklüğe ulaşmış. E-ticaret'te büyüme planları yapıyorlar. Bakkalları desteklemek için kurdukları SEÇ marketlerin sayısını da artıracaklarmış.