Düşünün, Türk milli takımının maçı var.
11 kişi sahada canhıraş savaşıyor. Daha önce ilk 11'de yer almak için demeçler veren, PR yapanlar yedek kulübesinde kalmayı tercih ediyor. Sonra kulüp başkanı, teknik direktör 'sıra sizde' diye kulübeye gidiyor. Sahaya çıkmalarını istiyor. İsimleri anons ediliyor. Seyirci tribünden bağırıyor. Kulübedekiler duymamazlıktan geliyor.
Ne alakası var demeyin.
Kulübedekiler, Ekonomik İstikrar Kalkınma Paketi'ne destek vereceğini belirtip, sonra kafasını kuma gömen özel bankalara benziyor. Sahada top peşinde koşanlar da kamu bankalarına...
Rakamlara baksanız, özel bankaların kredi imkanı olmasına rağmen paranın üzerine yattıklarını anlarsınız.
***
Nasıl mı?
Biliyorsunuz, kredi vermek için birinci kaynak mevduat. Bankalar topladıkları mevduatın belli kısmını Merkez Bankası'na zorunlu karşılık olarak yatırıyor. Yüzde 80 civarında bir parayı kredi olarak kullandırıyor. İkinci kaynak ise özsermaye... Bankalar özkaynaklarının 7.3 katı kadar kredi verebiliyor.
Buna riayet eden var mı, derseniz...
Milli sorumluluk bilinciyle hareket eden kamu bankaları şu anda finansman kanallarının tamamını sonuna kadar açmış durumda. TL kredilerin, TL mevduata oranı yüzde 140. Özsermayelerinin 7.4 katı kadar parayı kredi olarak vatandaşa, sanayiciye, KOBİ'ye kullandırıyorlar.
***
Özel bankalarda bu oran kaç biliyor musunuz? 4.5... Yerli özel ve yabancı bankaların toplam özsermayesi 310 milyar lira. 2.2 trilyon liralık kredi plasmanı imkanı var. Toplam kredi hacimleri 1.4 trilyon lira. Kaba bir hesapla, 800 milyar liralık kredi verme potansiyelini harekete geçirmiyorlar.
Anlayacağınız, imkanları olmasına rağmen ellerini taşın altına koyup, kredi kanallarını açmaya yanaşmıyorlar. Şu anda tamamı Boğaz manzaralı kulelerdeki ofislerinde ya da yalılarında gidişatı izliyorlar.