Yine bir seçim arifesi… Yine tonla dedikodu… Yine ipe sapa gelmez iddialar… Yalnız bu sefer şiraze epeyce kaymış durumda…
Önce ne idüğü belirsiz sosyal medya hesaplarından fitil ateşleniyor. Sonra WhatsApp gruplarından kitlelere yayılıyor. Arkasından kulaktan kulağa fısıldaşmalarla ortalığa saçılıyor. Hatta astrologlar bile çıkıp 'fena çok fena' demeye başlıyor.
Neymiş efendim… 1 Nisan itibarıyla ekonomi toz duman olacakmış. Ülkede kaos çıkacakmış. Dolar 11 TL'ye yükselecekmiş. Türkiye'nin en büyükleri arasındaki holdingler iflas bayrağını çekmiş. Falanca şirket varlıklarını hacze kaptırmış. Diğeri ofis kapatıp, işçi çıkarıyormuş. Borçları nedeniyle benzin alamayanlar varmış. IMF gelse zor kurtarırmış. Durum o kadar kötüleşecekmiş ki, Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi uçağa binip kaçacakmış!
"Yazıp da şunlara paye vermeyeyim" desen de nafile… Çünkü, etrafta bunlara inanan o kadar çok 'tip' var ki… Bu kaos senaryosunu yazana kanıp, alt taşeronunun parasını ödemek yerine döviz tevdiat hesabına para atanları mı ararsınız yoksa mal aldığı esnafa ödeme yapmayıp kazandığını faize yatıranı mı… Karamsarlığın dibine inen vatandaşın kendine B planı hazırlamasını mı… Elindeki üç beş kuruşu dolara yatırmasını mı…
Peki bu ilk mi?
Hatırlayın…
FETÖ'nün 17-25 Aralık kumpasından sonra yapılacak Mart 2014 seçimlerinde 'hükümet devrilecek, Erdoğan ve ailesi Malezya'ya kaçacak' demediler mi? 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde FETÖ'nün artıkları topyekün saldırılarıyla piyasalara korku salmadı mı? 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri sırasında ülkede terör havası estirilip yatırımcılar ürkütülmedi mi? Seçimlerin maliyetlerinin bütçeyi deleceğinden dem vurulup piyasadaki aktörlerin endişelenip bekleme yapmasına zemin hazırlanmadı mı? 2018'de cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler öncesinde iflas ve konkordato listeleri elden ele dolaştırılmadı mı?
Şimdiki, senaryolar da bunların farklı versiyonları değil mi?
Şu anda her şey güllük gülistanlık demiyorum. Ama "yangın var" diyenlerin de Türkiye'deki ve yurtdışındaki banka hesaplarına bakılmasını öneriyorum.
Tamam… Ağustostaki finansal saldırılardan sonra ekonomide dengeler bozuldu. Kur şokuyla reel sektör sıkıntıya girdi. Firmalar işçi çıkardı.
Ama son 6 ayda büyük bir finansal saldırı püskürtüldü. Hızla dengelenme adımları atıldı. Makro ekonomik istikrarın sağlanması için proaktif bir politika izlendi. İş dünyası için öngörülebilir kur oluştu. Bankacılık kesimi kredi musluklarını açmaya başladı. Faizler düşme eğilimine girdi. Konkordatolar hız kesti. Sıkıntılı sektörlere 'acil müdahaleler' yapıldı. Seçimden sonra radikal önlemlerin de olacağı yapısal reformlardan bahsediliyor.
Fakat 'birileri' ısrarla bu dedikodularla ekonomiyi ablukaya almaya çalışıyor.
Emin olun, bu dedikodular 7 TL'den dolar alana, işçisinin parasını geciktirip faizden rant sağlayana, iş yaptırdığı taşerona para ödememek için bahane üretenlere yarayacak.
O yüzden tuzağa düşmeyin!