Venezuela'da yer yerinden oynuyor.
ABD ülkenin seçimle iş başına gelen başkanı Nicolas Maduro'ya darbe yapmaya kalkıyor.
Eyaletine vali atar gibi ülkeye geçici başkan getirmeye çalışıyor. Venezuela'da halk sokaklara dökülüyor.
Bizim ülkede sol, genetik yapısı itibarıyla anti-emperyalisttir ya...
Herkes ABD'ye "go home" diye haykırmalarını beklerken onlardan 'tık' yok. Bakıyorsunuz, Venezuela'da darbe yapılan solcu hükümete, Türkiye'deki sağcılar ve muhafazakârlar destek çıkıyor.
Anlayacağınız, her şey tersine döndü. Türkiye'de artık sağcılar sollaştı, solcular sağlaştı.
Eskiden "Emperyalizmle yolunu çakıştıran solcu kalamaz" ilkesi vardı. Onun yerini "Emperyalizmin uşağı olmayan solcu kalamaz" ifadesi aldı.
Sadece Venezuela örneğine bakmayın.
Ortadoğu'da Amerikan emperyalizmi tarafından finanse edilen 'Arap Baharı'nı selamlayan bunlar değil mi?
Türkiye'de uluslararası güçler, onların maşaları ve yerli uşaklarının organize ettiği Gezi kalkışması ve darbeleri alkışlayanlar bunlar değil mi?
Ülkenin seçilmiş başkanını ve hükümetini devirmek için ABD'ye, Avrupa'ya yalvaran bunlar değil mi?
Ülkede kaos üretilecekse kâh PKK'dan, kâh FETÖ'den medet uman, terör örgütlerinin kuyruğuna takılan bunlar değil mi?
Kanımca, Türk solu emperyalizmin yedek lastiği olmaktan kurtulamadıkça, onların sözcülüğünden istifa etmedikçe, sahte devrimcilik, sahte ulusalcılık, sahte vatanseverlik çizgisinde yürümeye devam ettikçe kaybetmeye mahkum olacak. Kendi özünü, değerlerini, benliğini hiçe saydıkça iyice madara olacaklar. Sonra da yok olup gidecekler.