FETÖ şirketlerinin birer birer eski sahiplerine iade edilmesi kararları toplum vicdanını yaralamaya başlayınca meseleyle ilgili birkaç kelam ettim. Hatırlarsınız, o yazılardan birinde İzmir'de ömürlerini FETÖ'ye adayan işadamları Ahmet Küçükbay ve Abdullah Kavuk'un durumunu da yazdım. Peki örgütün finansörü dediğimiz bu işadamlarının şirketleri nasıl oldu da iade edildi?
Gelin konuyla ilgili edindiğim yeni bilgileri paylaşayım…
Malum dosya İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde… Orkide Yağları ve Küçükbay Şirketler Grubu'nun sahibi Ahmet Küçükbay tahliye oldu, şirketlerindeki yönetim kayyumları denetim kayyumlarına çevrildi, bir kısım mal varlığı da iade edildi. Kavuklar Şirketler Grubu'nun sahibi ve Gediz Üniversitesi'nin Mütevelli Heyeti eski Başkanı Abdullah Kavuk halen tutuklu… Ancak onun da şirketlerinde benzer durum yaşandı.
Elime geçen belgelere göre, İzmir'de FETÖ'nün 'Babalar Grubu'yla ilgili MASAK bir rapor hazırlıyor. Bilirkişiler Küçükbay'ın 668 milyon TL'lik mal varlığının yüzde 73'ünün temiz, yüzde 27'sinin FETÖ kaynaklı (85.6 milyon TL+2.1 milyon euro+14.2 milyon dolar) olduğunu tespit ediyor. Mahkeme de o günkü kurlarla 200 milyon TL'yi bulan paranın müsaderesine (devlete geçme) karar veriyor. Bilirkişi, Kavuk'un 675 milyon TL'lik mal varlığının yüzde 85'inin temiz, yüzde 15'inin FETÖ kaynaklı olduğu (79 milyon TL+1.5 milyon dolar+259 bin euro) tespitini yapıyor. Yine o günkü kurlarla 100 milyon TL olan o paraya da devlet el koyuyor.
Küçükbay ve Kavuk'un mal varlıklarının yüzde 51'inden fazlasının temiz olduğuna kanaat getirilince de bu şirketler eski sahiplerine iade ediliyor. Yönetim kayyumluğu da denetim kayyumluğuna geçiveriyor.
Bu arada 'etkin pişmanlık'tan yararlanarak serbest kalan Küçükbay'ın örgütün 84 ismini ifşa ettiği, mahkemeye bazı dosyalar sunduğu söyleniyor.
Her şey iyi hoş da anlamadığım bazı noktalar var. Mal varlıklarını 'temiz' veyahut 'kirli' diye nasıl sınıflandırdılar? Şimdi bu işadamları 'kısmi' günah işlemiş mi oluyor? Bu şirketlere Boydak ve Naksan'daki gibi müsadere kararı çıkarılamaz mıydı?