17-25 Aralık'taki sivil darbe girişiminde hain planları deşifre olup, suçüstü yakalanan sonra silaha sarılan ve 15 Temmuz'da Türkiye'yi işgale girişen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) şimdi de planlı ve sistemli şekilde yurtdışındaki uzantılarıyla ortalığı karıştırmaya çalışıyor.
Anlayacağınız durmaya hiç niyetleri yok.
Biliyorsunuz, hafta başında İran asıllı işadamı Reza Zarrab ile ABD'de bir aydır tutuklu bulunan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın duruşması vardı. Duyduğuma göre, FETÖ davayı etkilemek için epey çaba sarf ediyormuş. Günler öncesinden savcılara e-mailler gönderen örgüt, belli ki yeni bir kumpas planı hazırlığında... Zira gönderdikleri e-maillerle dava dosyasına siyaseti bulaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlarmış...
Bu hain planın da işe yarayacağını düşünmüyorum...
Şimdi gelelim işin Halkbank boyutuna...
Halkbank yetkililerinden edindiğim bilgiler, Hakan Atilla'nın gözaltına alınma gerekçesi olarak ifade edilen iddiaların birçoğunun geçerliliği olmadığı yönünde. Bankanın her türlü iş ve işlemlerinde uluslararası kurallara uyduklarını belirtiyorlar. Tüm bankaların kullandığı mekanizmalar dışında bir yöntem kullanmadıklarını söylüyorlar. Hukuksuz bir işleme taraf olmadıklarını vurguluyorlar. Anlatılanlar arasında en ilginç olan da şu: 2010 yılından bu yana ABD bankanın swift (döviz transferi) işlemlerini izliyor. Bu ne demek?
Bankanın attığı adımlar aslında ABD'nin denetim kurumları tarafından 7/24 izleniyor. Ama ne hikmetse kara para veya yaptırımların delindiğine dair iddialar, 17-25 Aralık'taki FETÖ'nün girişiminden sonra ortaya atılıyor.
O zaman şunu sormak gerekir?
Madem banka işlemlerinde yaptırımların dışına çıktı, neden 2010'dan sonra müdahalede bulunulmadı? 17-25 Aralık'taki FETÖ'nün hükümeti devirme planı yaptığı sahte ses kayıtları mı beklenildi? Bankacılık işlemleri yapılırken ABD'nin kurumlarına gönderilen yazılar yok muydu?
Sorular uzar gider...
Ben işin Halkbank boyutuyla daha çok ilgileniyorum. Bankanın 3 yıldır itibarı sarsılmaya çalışılıyor. Sağdan soldan saldırılar geliyor. Fakat bunlar Türkiye'nin en büyük bankalarından biri olan Halkbank'ı etkilemiyor. Bunu nereden mi çıkarıyorum?
Açın, Borsa İstanbul'da bankanın hisselerinin performansına bakın. Piyasada hisselerine en çok yabancı talebi olan banka Halkbank. Son 15 günde yani Atilla'nın tutuklanmasının ardından bankanın hisselerine 300 milyon TL'lik net para girişi olmuş. Ağırlıklı olarak da yabancılar hisse almış.
Görünen o ki, FETÖ destekli operasyonlar bankayı etkilemiyor.