Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Mustafa Kemal Atatürk, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin merkez bankasını kurmaya koyulur. Halka da çağrı yapar.
O dönem birçok aile üç-beş kuruşla bankanın kuruluşuna katkıda bulunur. Kağıt üzerinde oldukça iyi bir yatırım olarak görünse de banka kâr ettikçe yeterince para alamayan küçük hissedarlar mutsuz olmaya başlar.
Niye bunları anlattım...
Belki bilmeyenleriniz vardır. Merkez Bankası'nın sermayesinin yüzde 55.12'si (A) sınıfı, yüzde 25.74'ü (B) sınıfı, yüzde 0.02'si (C) sınıfı, yüzde 19.12'si (D) sınıfı hisselerden oluşuyor. A sınıfı hisselerin sahibi Hazine, B sınıfının 7 banka, C sınıfının ING Bank, D sınıfının ise bazı gerçek ve tüzel kişiler.
Duyduğuma göre, bankanın yüzde 19.2'sine sahip olan küçük hissedarlar paylarını satmak istiyor. Küçük hissedarlar arasında en büyük pay sahibi Bahar Menkul Değerler Kurucu Ortağı Adnan Bahar konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Başbakan Yardımcıları Nurettin Canikli ve Mehmet Şimşek ile Maliye Bakanı Naci Ağbal'a anlattı.
Bu hisseler için formül aranıyor. Merkez Bankası'nın D grubu hisselerinin Borsa İstanbul'daki piyasa öncesi işlem platformunda değerlendirilmesi için Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) başvuruda bulunulmasının planlandığını öğrendim.
Nedir bu platform derseniz...
Halka açık statüde olup, payları borsada işlem görmeyen şirketlerin hisselerinin alınıp satıldığı yer.
Küçük hissedarların başvurusuna SPK'nın nasıl yaklaşacağını bilmiyorum.
Zira hisselerin bu tip bir platformda yer alabilmesi için Merkez Bankası'nın başvuru yapması gerek.
Bakalım başkan Murat Çetinkaya küçük hissedarların talebine yanıt verecek mi?