Son günlerde dikkatinizi çekiyor mu bilmem.
Yüksek döviz kuru üzerinden ekonomiye yeni bir tezgâh kuruluyor.
Tamam, kurun yükselmesi açık pozisyonu olan şirketlerin bilançolarını etkileyecek, enflasyon ve faizde belli bir sıkıntı yaratacak, bu yılki büyüme sorunu da ortada... Ama birileri bu sorunlar sadece Türkiye'de yaşanıyormuş gibi gösteriyor. Halbuki dünyanın hali ortada...
Ekonomideki sıkıntılara karşı bugüne kadar gösterilen direnç dikkate alınınca, ben ülkeme güveniyorum. Benim gibi Türkiye'de yaşayan milyonlarca insanın gidecek başka ülkesi de yok. Biz böyle düşünürken, paralarını İsviçre bankalarında tutanların kulübü ne yapıyor dersiniz?
Hafta sonu TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes ile Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın'ın İzmir'de bir toplantıda yaptığı açıklamaları okudunuz mu bilmiyorum. Biri çok endişeliymiş, diğeri bu kurla Türkiye'ye yatırımı tavsiye etmezmiş...
Duyduğuma göre, bu dernek geçen gün de Maliye Bakanı Naci Ağbal ile kapalı devre bir toplantı yapmış. 10-15 işadamının katıldığı sohbette konu Avrupa Birliği ilişkilerine gelmiş. Bizim Türk işadamları AB ile yaşanan siyasi gerilimin ticari hayatı etkileyeceğini iddia edip, Avrupalı partnerlerinin siparişleri azaltmaya başladığından dem vurmuş.
Şimdi soruyorum bu derneğe...
Siz 'İçimizdeki İrlandalılar' gibi davranıp 'endişeliyim', 'bu kurla yatırım yapın diyemem' naraları atarsanız, yabancı ortaklarınız da AB ile siyasi tansiyonu bahane gösterip ticaret üzerinden siyasi şantaja girişmez mi?
TÜSİAD'ın 'İçimizdeki İrlandalılar' olmayı bırakıp yabancı işadamlarını buraya çağırması, Türkiye'nin bir terör ülkesi olmadığını, çıkarılan teşvikleri, AB'nin bu pazardan vazgeçme şansının olmadığını göstermesi gerekmez mi?
Bana göre, milli sermaye duruşunu az yada çok kazanca göre dizayn etmez. Dizayn edene de milli sermaye denmez.