BUGÜN kullandığın araçta, mutfakta, evinde, ofisinde, cep telefonunda, teknolojide... Hepimiz daha iyiye, daha çağdaşına ulaşmaya çalışıyoruz. Spor da, branşı ne olursa olsun, her gün gelişime, daha iyisine ulaşılmaya açık bir yaşam biçimi. Profesyonellik düzeyi yükseldikçe bir endüstri...
Hep deriz ya, "Bu mağlubiyet bize ders oldu" diye; Büyük Britanya ve vaktiniz olup da diğer gruplara bir göz gezdirebildiyseniz Ukrayna, son galibiyetleriyle bizlere büyük ders verdiler. Kağıt üzerinde turnuvayı bitirmiş Britanya takımı, turnuvayı daha bitirmeyen Polonya'nın işini bitirdiler. Ukrayna, aldığı Belçika galibiyetiyle kendisiyle beraber Bulgaristan'ı safdışı bırakırken Gürcistan'a "Buyrun beyler bu koşulsuz desteğin hediyesi sizlere... Sporcu olmanın desteği... Hoşgeldiniz ikinci tura" dediler.
Bu etik, dürüst, olması gereken tarzı uygulayıp anlayabildin mi, sen de hoş geldin çağdaş yaşama! O zaman, "İddiasız bilmem kim niye bize bu kadar sert oynadı?" veya "Zaten küme düşmüşken ne alemi var 11 kişiyle kalemize gelmenin?" gibi söylemleri, komploları da çoktan geride bırakmış olacaksın.
O zaman, şike söylentileri, teşvik sohbetleri, niyetleri, rakibe yatma geyikleri çıkıp gidiveriyor hayatından bir anda (eğer var ise)...
Sporcu olabilmek, spor idarecisi olmak, spor yazarı olmaktan daha büyük motivasyon düşünemiyorum ben. Toplumun gözü önündesin.
Seyrediliyorsun, izleniyorsun.
Tüm küçüklere, gençlere pro-model olma şansını yakalamışsın. Bu konuştuğumuz mertliği, dürüstlüğü DNA'na kazıyıp yenmenin ve yenilmenin, iyi ve kötü oynamanın bu işin doğasında olduğunu bilerek her gün gelişmek ve yaratmak için uğraşabiliyorsan gelecek nesillere en güzel örneksin.
Bunu da toplumca becerebildin mi, gündeminde ne stat anarşisi kalır, ne sporda şiddet veya yasası, ne de kavga gürültü... Hiçbiri yakınından bile geçemez senin yarattığın etik değerlerin... Bir kez daha kocaman teşekkürler Büyük Britanya; spordan da öte medeni, çağdaş yaşam dersini, sporun ne olduğunu hissetme şansını verdiğiniz için...