Omega 6 yağ asitleri mısırözü, ayçiçek, soya ve pamuk yağlarında çoğunlukla bulunur. Eğer bu yağları mutfağımızda az miktarda kullanırsak; omega 6 yağ asidi metabolize olduğunda vücudumuzda iltihap yapıcı, ağrı arttırıcı, pıhtı oluşturucu ve kontrolsüz hücre çoğalmasını arttırıcı hale gelir. Bu vücudun doğal savunma mekanizması için bir nebze gereklidir. Ancak sadece bu yağları genel beslenmemizin odağı olarak kullandığımızda omega 6 yağ asitleri vücudumuzda denetlenemeyen bir şekilde iltihap oluşturarak bedenimizi tahrip eder, kanama riskimiz artar, ağrı hissetmez hale geliriz ve hücrelerimiz çoğalmaz. Bu nedenle omega 6 yağ asidi kaynaklarını sınırlı kullanmak şarttır. Omega 3 yağ asitleri balıklar, balık yağları, ceviz, keten tohumu, susam, kabak çekirdeği, chia tohumu ve başta semizotu olmak üzere yeşil yapraklı sebzelerin çoğunda bolca bulunur. İşte omega 3 yağ asitlerinden zengin bu besinleri çoğunlukta yediğimizde omega 6 yağ asitlerinin yarattığı olumsuzluklar dizginlenir. İltihap oluşumu önlenir, ağrı duygusu dengelenir, pıhtı oluşum riski ortadan kalkar, kanın akışkanlığı artar, inme ve felç oluşumu engellenir. Hücrelerimizin kontrollü artışıyla kanserden korunabiliriz. Rafine edilmiş yani işlenmiş yiyeceklerin günlük beslenmemize girmesi, hayvanların omega 6 yağ asidinden zengin besinlerle beslenmesi, uygun koşullarda üretilmeyen tavuk ve bunların yumurtaları, balık yeme sıklığının azalması, koyu yeşil yapraklı taze sebzeleri tüketmeme, ayçiçek, mısırözü gibi bitkisel yağların evlerde daha sık ve yüksek miktarda tüketilmesi, zeytinyağının daha az kullanılması ve en önemlisi de doymuş, trans yağların beslenmemizde çokça bulunması kalp hastalıklarından kansere kadar büyük risk altında kalmamıza yol açıyor.
SAĞLIK SİGORTASI
Omega 3 yağ asitlerinden daha yoğun beslenmenin sağlığımıza faydaları artık daha iyi biliniyor. Omega 3 yağ asitleri kalp ritmini düzenliyor, kan yağlarını dengeliyor, pıhtı oluşumunu önlüyor. Damar genişletici etkileri sayesinde bizleri koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, tip 2 diyabet, ülseratif kolit, romatoid artirit, depresyon, meme kanseri başta olmak üzere bazı kanserler ve kronik akciğer hastalıklarına karşı koruyor.
BEBEKLERİN ZEKASINI GELİŞTİRİYOR
Hastalıklardan korumanın yanı sıra omega 3 yağ asitleri hamile kalındığında da oldukça önemli. Çünkü omega 3 hamilelik süresince anneden bebeğe aktif olarak geçer, bebeğin beyin gelişiminin temellerinin atıldığı bu dönemde gelişimi destekler. Araştırmalar omega 3'ten zengin beslenen annelerin bebeklerinin omega 3'ü yetersiz alan annelerin bebeklerine göre dört puan daha fazla IQ değerine sahip olduğunu gösteriyor. Ayrıca anneler hamilelik süresince omega 3 yağ asidinden zengin beslendiklerinde doğum sonrası depresyonun oluşması da önleniyor.
GÜNDE 1000 MG GEREKLİ
Peki günde 1000 mg omega 3 yağ asidini sağlıklı beslenerek karşılayabilir miyiz? Bu sorunun yanıtı: Evet. Burada dikkat edilmesi gereken nokta omega 3 yağ asidinin vücudumuzda maksimum etki sağlayabilmesi için omega 6 yağ asitlerinden zengin yağlar olan mısırözü ve ayçiçek yağı kullanımını sınırlamak ve omega 3'ten zengin kaynaklarla beraber yeşil yapraklı sebzeleri bolca yemektir. Balıklar omega 3 açısından en değerli yiyeceklerdir. Günde 100 ile 200 gram kadar uskumru, somon, istavrit, hamsi, sardalya ve ton balığı tüketmek, 1000 mg omega 3 almanın en pratik yoludur.
KIYMETLİ KETEN TOHUMU
Keten tohumu ise tüm bitkisel kaynaklara göre daha değerlidir. Günde iki yemek kaşığı keten tohumu tüketmek omega 3 açısından zengin beslenmemizi sağlar. Tohum olarak, çok çiğnemeden, yoğurt veya salatalarda tüketilmesi daha faydalıdır. Fakat bitkisel besinler hayvansal kadar etkili olmadığından balık tüketmek daha güvenlidir.