Ramazan denilince akla gelen yiyeceklerin başındaki çorba uzun süren açlık periyodundan sonra mideye de en faydalı besindir. Açlık midede büzüşmeye, mide salgılarının azalmasına ve midenin boşalıp mide kaslarının gevşemesiyle sonuçlanır. Büzüşen, kasları gevşeyen mideye sahurdan oruca kadar geçen uzun süreli açlık sonrasında asitli, tuzlu, yağlı yiyecek ilk olarak girerse hazımsızlık, midede yanma ve ekşime de zamanla kendini gösteren bir sorun haline gelmektedir. Bu nedenle iftarı su ile açıp ardından sıcacık çorba içmek midenin yavaşça kasılmasına, dolayısıyla mide asitlerinin salgılanmasına yardımcı olarak hazmı da kolaylaştırmaktadır. Ramazan üzerine yapılmış oruçta besin seçiminin sağlık üzerine etkilerini araştıran bilimsel çalışmalar, çorba içmenin oruç tutma süresince kilo alımını engellediğini, sindirimi rahatlattığını, hazmı kolaylaştırdığını ve bağışıklık sisteminin normal çalışmasına yardımcı olduğunu göstermektedir. İşte iftarda çorba içmenin faydaları...
Su oranı yüksektir: Çorbalar sadece iyi bir haz sağlamazlar. Oruç tutarken size sağlık açısından katkı sunacak birçok fonksiyonu da vücudunuza sağlarlar. Çorba ortalama yüzde 45-75 arasında su içerir. Diğer yemeklere nazaran daha fazla su koyarak çorbalarınızı pişirirsiniz. Su içeriği yüksek olan sağlıklı besinlerden çorbalar, bu sayede gün içindeki susuzluğunuzun da giderilmesine katkı sağlar.
Tok kalmanızı kolaylaştırır: Farklı sebze çeşitleri, kurubaklagiller, tahıl, çeşni verici soğan, baharatlar ve sağlıklı bitkisel yağlardan hazırlanan çorbalar hızlı doygunluğa ulaşmamızda tam bir sağlık iksiridir. İçtiğimiz çorbanın hacmi büyük olunca, midemizde kapladığı yer de büyük olur, bu da tokluğumuzu arttırır, iştahımızı kapatır ve ayni miktarda fakat daha fazla kalori içeren bir yemek kadar tatmin eder.
Kilo almayı önler: Çorba, besin değeri yüksek, enerji içeriği (kalorisi) düşük, yüzde 45-75 su içeren yemeklerdir. Birçok kanıta dayalı klinik çalışma, kilo veriminde başarının sağlanması için; düşük enerji yoğunluğu olan ve az yağ içeren besinlerin tüketiminin önemli olduğunu vurguluyor. Çorbalar bu anlamda su içeriği yüksek ve dolayısıyla kalorisi de az olan eşsiz lezzetlerdir. Ayrıca içtiğimizde içerisindeki tahıl, et parçacıkları ve bitkisel yağlar da olsa bir kasesi maksimum 200 kaloriyi geçmeyeceği için ister geleneksel bol malzemeli olsun isterseniz sadece sebze içerikli olsun korkmadan içilebilecek yiyeceklerdir. Çorbayla başlanılan öğünlerde en az 250 kalori tasarruf edersiniz. Haftada üç kere yürüyüş de yaparsanız en az 400 gram daha fazla kilo kaybedebilirsiniz. Bu yılda 5 kg demektir.
Aşırı yemeyi baskılar: Çorbayla yemeğe başlamak, genellikle çorbasız bir öğüne göre yiyeceğimiz toplam yemekten daha azını tüketmemizi sağlar. Çünkü çorba içmek herhangi bir yemeği yemekten daha uzun sürer. Bu da yavaş yemeyi doğal olarak sağlar, sofrada doygunluğumuzu artırıp bizi fazlasıyla tatmin eder. Midemize giren çorba porsiyonu büyük hacim kaplar ve midedeki alıcılar beynimize sinyal yollayarak kolesistokinin adlı hormonun salgılanmasını uyarır. Bu özel hormon açlığımızı bastırır ve ana yemek gelmeden tokluk hissini uyandırır ve böylece aşırı yemeye meyli önler. Birçok araştırma çorba ile başlanan bir öğünde çorba yenmeden bitirilen ana öğüne göre ortalama 200 - 300 kalori arasında daha az kalori alındığını göstermektedir.
Diyet lifinden zengindir: Tahıl, kurubaklagil ve sebzeler önemli diyet lifi kaynağıdır. Çorbalar bu besinlerin küçücük kasede bir arada sunulduğu liften zengin besinlerdir. Sağlıklı yaşamda ve zayıflama sürecinde görülen kabızlık sorununa yüksek diyet lifi içeren çorbaları tüketerek engel olabilirsiniz. Çorbalar sebze, tahıl ve kurubaklagiller sayesinde dışkımızın ağırlığını arttırarak, yiyeceklerin kalın bağırsaktan geçiş zamanını hızlandırır. Daha sık tuvalete çıkmamıza sebep olur, kabızlığı önler ve yazın bizi en çok rahatsız eden şişkinliğimizden kurtarır.
Vitamin deposudur: Sebze, tahıl veya mercimek (kurubaklagil) çorbaları bol miktarda B vitaminleri, A vitamini, potasyum, magnezyum ve antioksidan içerir. Antioksidanlar, vücut içerisinde biyolojik reaksiyonlar sonucu oluşan, hücre zarlarına ve bölünmesine zarar vererek yaşlandırmayı hızlandıran, DNA yapısını bozan ve DNA kopyalama sürecinde hataya neden olup genleri mutasyona uğratan 'serbest kökleri' nötr hale getirir ve etkisiz bırakır. Çorbalardan vücudumuza sağladığımız antioksidanlar, bu serbest köklerden vücudumuzu korur ve kilo verme ile oluşabilecek kas güçsüzlüğünü de ortadan kaldırır.