Crohn hastalığı genellikle 15-30 yaş arasında görülen kronik enfeksiyonel bir bağırsak hastalığıdır. Ağızdan anüse kadar sindirim sisteminin herhangi bir bölümünde ya da aynı anda birkaç farklı bölümde aralıklı iltihaplar ile birlikte kendini gösterir. Daha çok ince bağırsağın son kısmına ve kalın bağırsağa yerleşir. Bu nedenle hastalığın tanısı zordur ve genellikle bağırsaklarda inflamasyonla seyreden bir başka hastalık olan ülseratif kolit ile karıştırılır.
Crohn hastalığı ömür boyu bazı zamanlarda alevlenmelerle seyreder. Ne zaman alevleneceği ya da bulguların başlayacağı belli olmaz. Crohn hastalarında bağırsak tıkanıklığı, karın içinde abse ve cilt ile bağırsak arasında normalde olmaması gereken bir kanalın oluşması gibi çok ciddi komplikasyonlar oluşabilir.
Crohn hastalığının nedeni tam olarak bilinmese de sigara kullanımı, kullanılan ilaçlar, yaşam koşulları, stres gibi çevresel etkenlerin, özellikle de yeme alışkanlıklarının rol oynadığı düşünülüyor. Beslenmede genel olarak rafine şeker ve kızartılmış besinlerin fazla, diyet lifinin yetersiz tüketimi risk faktörüdür. Genetik yatkınlık, bağışıklık, bağırsak florası ve enfeksiyonların varlığı da hastalığın ortaya çıkışında etkilidir. Crohn hastalığı klinik olarak üç tipe ayrılsa ve bu tiplere göre bulgular değişkenlik gösterse de hastaların çoğunda kronik ishal, yağlı dışkılama, iştahsızlık, vücut ağırlık kaybı, ateş, karın ağrısı, şişkinlik, gaz, anemi, dışkıda kan, yorgunluk ve eklem ağrısı görülür.
TANI NASIL KONULUR?
Crohn hastalığının tanısı endoskopik, radyografik ve patolojik bulgularla saptanır. Tanıya ulaşmak için sırasıyla ortaya çıkış belirtileri, muayene bulguları ve anormal laboratuvar sonuçları ele alınır. Crohn hastalığının tanısının doğrulanmasında, yerinin net değerlendirilmesinde veya patolojik tanı için biyopsi alınmasında alt ve üst endoksopi yöntemi kullanılmaktadır. Tanı konulurken ülseratif kolit, akut kolit gibi diğer bağırsak hastalıklarından ayrılması için endoskopik biyopsi kullanılır.
OMEGA 3 ÖNEMLİ
Yüksek miktarda yağ tüketimi Crohn hastalığı riskini ve hastalık semptomlarını arttırır. Özellikle kuyruk yağı, tereyağı gibi hayvansal kaynaklı yağ tüketimi ve yağların kızartma olarak tüketilmesi risk oluşturur. Fast food tarzı, yüksek doymuş yağ içeriğine sahip besinlerden kaçınmak gerekir. Bilimsel çalışmalarda tekli doymamış yağ asitlerinden olan omega 3 yağ asitlerinin ise antiinflamatuar etkisiyle yarar sağladığı bildiriliyor. Özellikle omega 3'ün en zengin kaynakları olan uskumru, sardalye, ringa, somon gibi yağlı balıklar haftada iki kez tüketilmeli. Bunun yanı sıra omega 3 içeriğine sahip bitkisel besinler olan keten tohumu, çiya ve cevize de sofralarda yer açmalı.
TEDAVİ NASIL YAPILIR?
Tedavi hastalığın yerine, şiddetine ve eşlik eden hastalıklara göre düzenlenir. Crohn tedavisinde amaç öncelikle semptomları gidermektir. Tıbbi tedavide en güçlü ilaçlar kortikosteroidler, antiinflamatuar ilaçlar, bağışıklık sistemini baskılayan tip ilaçlar ve antibiyotiklerdir. Eğer tıbbi tedavi başarısız olursa bu hastalarda bağırsakta oluşan hasarın onarılması veya bağırsağın hasarlı bölümlerinin çıkarılması için cerrahi müdahale gerekir. Hastaların yaklaşık yüzde 50-70'i ameliyat edilir.
SAĞLIKLI BESLENME UYGULANMALI
Crohn hastaları yeterli kalori içeriğine sahip, yüksek protein ve sağlıklı yağları içeren, besleyici açıdan zengin bir diyete ihtiyaç duyarlar. Bunun yanında reçete edilen steroid türevi ilaçlar osteoporoz riskini artırabilir, bu nedenle kemik sağlığı için kalsiyum, D vitamini, magnezyum ve K vitamini alımı önem taşır. Uzun süreli steroid kullanımı ayrıca C vitamini, B12 vitamini, folik asit, çinko ve selenyum eksikliklerine neden olabilir. Bu vitamin ve minerallerin izlemi ve eksiklik halinde takviye edilmesi önemlidir.
DİYET LİFİ SINIRLANMALI
Diyet lifinin Crohn hastalığı üzerine etkisi hastalığın dönemine göre değişir. Özellikle karın ağrısı, gaz, ishal gibi semptomların görüldüğü, hastalığın aktif olduğu dönemde diyet lifi kısıtlanmalı. Düşük diyet lifi içeren bir diyet tam buğday ürünleri, kurubaklagilleri, sebzeleri, kabuklu meyveleri ve kuruyemişleri sınırlı içermeli. Semptomların olmadığı dönemde diyet lifinden zengin besinler yavaş yavaş beslenmeye eklenmeli.
KÜÇÜK PORSİYON, SIK BESLENME
Crohn hastaları her 3-4 saatte bir ana veya ara öğün yapmalı. Küçük porsiyonlarda ve sık yemek gaz, şişkinlik ve karın ağrısı gibi şikayetleri azaltır. İshal ve bağırsak emilim bozukluğu nedeniyle oluşan sıvı kaybının mutlaka yerine konması gerekir. Ancak bu sıvı birden tüketildiğinde karın ağrısına neden olabileceğinden su gün içerisine bölerek içilmeli.
KİLO KAYBINDA DESTEK GEREKEBİLİR
Crohn hastalarında hem hastalık hem tedavi ile ilişkili nedenler beslenme problemlerine neden olur. Büyüme - gelişme geriliği, yaraların zor iyileşmesi gibi komplikasyonlar oluşur. Hastalarda kötü beslenme durumu varsa ve vücut ağırlığı kaybı ciddi düzeydeyse yeterli besin alımını sağlamak için tüple besleme veya damardan besleme gibi uygun alternatif beslenme desteği gerekebilir.
İŞLENMİŞ ETTEN KAÇININ
Fazla miktarda kırmızı et ve sosis, salam gibi işlenmiş etlerin tüketiminin Crohn riskini ve semptomları artırabileceği biliniyor. Bu nedenle Crohn hastaları kırmızı eti haftada en çok iki kez tüketmeli ve işlenmiş et ürünlerinden kaçınmalı. En değerli protein kaynaklarından yumurta ise hastalık semptomlarında negatif etki oluşturmaz, haftada dört kez rahatlıkla tercih edilebilir. Bir başka protein kaynağı süt ve süt ürünlerinin tüketimi Crohn hastalarında semptomları artırabilir. Çünkü Crohn hastalarında sekonder bir laktoz intoleransının gelişme riski yüksektir.
BESLENME TEDAVİSİ BİREYSEL OLMALI
Yiyecekler Crohn hastalığına neden olmaz ve Crohn hastalığının tedavisinde etkili olduğu kanıtlanmış özel bir diyet yoktur. Bununla birlikte bazı besinler Crohn semptomlarında alevlenmeye neden olabilir. Yaygın olarak semptomları tetikleyen besinler süt ürünleri, yüksek diyet lifi içeren besinler, soğan, lahana, brokoli, karnabahar gibi gaz yapıcı sebzeler, kızartmalar, alkol, kafein, şeker içeren içecekler ve baharatlar olsa da rahatsızlık veren besinler bireye özgü sorgulanmalı ve bireye rahatsızlık veren yiyecekler sınırlanmalıdır.