Her şey bileğimdeki yanmayla başladı. Bu duruma bir türlü doğru tanı konulamadı. Gece uyuyamıyordum ve ağrı günlük yaşamımı etkiliyordu. İlk görüştüğüm doktor "Ameliyat olmalısınız" dedi, ben de başka doktora gittim. "Kortizon kullanman lazım" dediler, yaptım nafile. Kilom yok, sağlıklı beslenirim, kolalı içecek içmem, spor yaparım, tereyağı kullanmam, bitkisel çay içerim. Neden iyileşemediğimi sonunda kendim çözdüm. Ve sadece su içerek tedavi ettim kendimi. Beslenme uzmanı olmanın yararı çok. Öncelikle vücudumun su oranını belirlemek için kan ve idrar tahlillerimi yaptım. Hücre içi ve dışı elektrolitlerimi kontrol ettirdim ve ortaya vücudumun susuz kalmış olduğu çıktı. Yeterince su içtiğimi zannetsem de ortaya yeterli miktarda su içmediğim çıktı. Ve yudum yudum günde 10 bardak suyu düzenli içerek tüm şikayetlerimden kurtuldum. Sizlere de ilham vermek isterim. Yazımda okuyacağınız sağlık sorunlarınız varsa ilaçları atın ve su ile kendinizi tedavi edin.
AĞRILARIN NEDENİ
Vücudunuzun bir bölümünde su yetersizliği olduğunda belirli sinyaller, belirtiler ve komplikasyonlar ortaya çıkar. Doğum öncesi, büyüme çağı ve hücrelerin hızla çoğaldığı yetişkinlik sürecinde her hücrenin suya ihtiyacı artar. Hamileliğin ilk aylarında görülen rahatsızlıkların hemen hepsinin temeli susuzluğun sinyalleridir. 25 yaşından sonra su yerine şekerli, tatlandırıcılı gazlı ya da kolalı içecekleri yemeklerle, aralarda içmek susama duygusunun gün içinde azalmasına sebep olur. Kronik dehidratasyon dediğimiz vücudun susuz kalması; hücre içi suyun hücre dışı suya oranını azaltır. Ve yaş ilerledikçe hazımsızlık, romatizma, sırt-bacak ağrısı ve baş ağrıları susuz olan vücudun ya da yeterli su içmemenin getirdiği ilk sinyaller olarak ortaya çıkar.
MİDE ETKİLENİR
Vücudun susuzluğunda ilk hastalık hazımsızlık olarak karşımıza çıkar. Yeterince su içmediğinizde zamanla mide ve kalın bağırsağın zarı ve yapısı bozulur. Bu da organların salgılanan aside karşı engelleme yeteneğinin azalmasına neden olur. Ve böylece gastrit ve ülser riski artar ki bu hastalıkların temeli susuzluktan kaynaklanır. Su içimi ile zarın yapısındaki zayıflama giderilir, şikayetler de ortadan kalkar. Karnın alt bölgesinde beliren kolit ve yalancı apandisit ağrısının kesin sebebi vücudun o bölgesinde oluşan susuzluktur. İki büyük bardak suyu yudum yudum içtiğinizde hemen ağrıyı yok edebilirsiniz. Mide fıtığı; midenin üst bölümünün göğüs boşluğuna doğru yer değiştirmesidir. Bu durumda sindirim güçleşir, mide asidi yemek borusuna hareket ettiğinden şiddetli ağrı oluşur. Bu ağrıyı gidermenin tek yolu 2.5 litre suyu gün içinde bölerek içerseniz mideden salgılanan asidin olumsuz etkilerini azaltacak ve ağrılardan da kurtulacaksınız.
SIRT AĞRILARININ İLACI
Eklemlerdeki kemiklerin kıkırdak yüzeyleri önemli miktarda su içerir. Bu su eklemlerin hareketinin sağlanmasında görevlidir. Yeterli su içeren eklem kıkırdağı kan ile beslenerek fonksiyonunu sağlar. Susuz kalan eklemlerde şişme, yumuşama ve sürtünme ile şiddetlenen ağrılar başlar. Eklem hastalıkları genelde nedeni bilinmeyen ve tedavisi güç olan hastalıklardır. Ve bu tip eklem iltihaplarında ağrı dayanılmaz boyutlara ulaşır. Bu ağrıları kesmenin en doğru yolu doğru miktarda su içmekten geçer. Su içmeye başladığınızda ve bu suyu güne eşit olarak bölüp yavaşça içtiğinizde iyileşme beklenen en doğru yanıt olarak karşımıza çıkar. Sırt ağrısının temel sebeplerinden biri de susuzluktur. Omurganın eklemleri ve onların disk yapıları depolanan suyun hidrolik özelliğine bağımlıdır. Vücut ağırlığının yüzde 75'ini taşıyan lumbar diskin bu işlemi yapabilmesi o bölgede depolanan suyun hacmine bağlıdır. Geri kalan yüzde 25'i de diski çevreleyen bağ dokusu sayesinde desteklenir. Vücudun susuz kalmasında en çok etkilenen sırtın en son bölgesinde başlayan ağrı ilk sinyaller olarak karşımıza çıkar. Boyun disklerindeki sıvı dolaşımı da diskler arasındaki sıvı sayesinde olur. Eğer boyun ağrısı başlarsa yeterli su içimi ile ağrıyı kendi kendinize kolayca tedavi edebilirsiniz.
SUYLA GELEN MUCİZELER
1. Stres ve depresyona karşı su için. Susuz kalan vücutta, beyinde enerji oluşumu düzeyi azalır, beyin fonksiyon işlevlerinde gerileme oluşur. Uzun süre yetersiz su içimi stresi tetikler. Vazopressin ve endorfin hormonlarının da işlevi bozularak depresyon ile stres iç içe geçer. 10 bardak su stresi atar, depresyonu önler.
2. Tansiyon hastalığını önler. Tansiyon yükselmesi vücut suyunun yetersizliğine karşı bedenin adaptasyon sürecidir. Damarlar, kan hacmi ve dokuların gereksinime uygun su içimi olduğunda damarlar su kaybını önler ve tansiyon artmaz. Tansiyon hastaları su alımını yavaş yavaş arttırmalıdır.
3. Kolesterolü düşürür. Kandaki kolesterolün artmasının nedenlerinden biri yine vücudun susuz kalmasıdır. Kolesterolünüz yüksek ise iki ay boyunca yemeklerden önce bol su için. Yaklaşık 30-50 birim kadar kolesterolünüzü düşürebilirsiniz.
4. Su kilo aldırmaz. Su doğal yapısındaki mineraller sayesinde açlık ve tokluk merkezlerini, susama merkezinden bağımsız olarak kontrol altında tutmada da görev yapar. Su yerine içilecek her türlü içecek yemek alımını arttırmakta, beyinde haz reseptörlerini çoğaltarak şişmanlamayı tetiklemektedir.
5. Astım ve alerjide de bol su için. Histamin alerji ile astımın oluşmasını sağlayan vücutta üretilen maddedir. Su içmediğinizde histamin üretimi artabilir. Astım hastalığında akciğer dokusunda, organ susuz kaldığında histamin üretimi de artar. Su içtiğinizde astım krizleri, alerjik reaksiyonlarda yavaşça bedeni terk etmeye başlar.
DİYET LİFİ BOL SU İLE TÜKETİLMELİ
Doğru miktarda liften zengin yiyecekler ile beslenme; minerallerin vücutta yararlılığını azaltmaz. Araştırmalar günlük beslenmede 25-30 gram kadar diyet lifi alımının sindirim kanalında emilen mineralleri fazla etkilemediği ve sağlığımıza olumsuz etki yaratmadığını bildiriyor. Eğer lifli yiyeceklerin, minerallerin emilimini olumsuz yönde etkilemesini istemiyorsak dikkat etmemiz gereken bir nokta var. O da her bin kalori için, yaklaşık 10-13 gram kadar diyet lifini bol su ile tüketmek. Ayrıca farklı diyet lifi kaynaklarını gün içinde hatta her öğünde tüketmek kabızlık başta olmak üzere tüm bağırsak hastalıklarından korunmada son derecede önemlidir. Çünkü yediğimiz yüksek lifli yiyeceklerdeki doğal lif çeşitleri; sindirim enzimlerinden etkilenmeyerek kolona geçer ve burada sadece bakteriler tarafından fermentasyona uğrar. Fermentasyona uğrayan diyet lif kaynakları kısa zincirli yağ asitlerine parçalanırlar. Bağırsaklarda oluşan bu fermentasyon zararlı bakterilerin üremesini önlerken yararlı bakterilerin sayısını da neredeyse 10 kata kadar artışını sağlayarak hem bağırsak duvarındaki geçirgenliği azaltır hem de dışkı kıvamını etkileyerek kabızlıktan kolon kanserine kadar tüm bağırsak merkezli hastalıkların önlenmesini sağlar. Yüksek lifli yiyeceklerden sağlanan liflerin enerji yoğunluğu düşüktür, su çekici özellikleri vardır. Herhangi yüksek lifli bir gıda mesela yulaf ezmesi, tam tahıl kahvaltılık gevreği, elma, bezelye, mercimek, kayısı veya armut gibi lifli yiyecekleri yedikten sonra mide içeriğinin yoğunluğunu arttırarak mideden yiyeceklerin geç boşalmasını sağlar. Bu doğal geciktirme bireyin yeme isteğini azaltır ve uzun süre tok kalmasına yardımcı olur. Diyet lifi ayrıca ince bağırsağa da gelen yiyeceklerin su çekerek hacim kazanmasına yardımcı olur, pankreastan salgılanan sindirim enzimleri yiyeceklerin kısa sürede hızlı sindirilmesini önleyerek karbonhidratların kan şekerini yükseltmesi de engeller.