Unesco sürdürülebilir kentsel kalkınmada yaratıcılığı stratejik faktör olarak değerlendiren şehirleri belirleyip, onlar arasında bir işbirliği ağı oluşturmuş. Yaratıcılığı da El Sanatları, Tasarım, Film, Edebiyat, Medya Sanatları, Müzik ve Gastronomi başlıkları altında değerlendirmiş. Programın hayata geçirildiği 2014'ten bugüne Unesco'nun bu listesine giren şehirlerin sayısı 116. Ancak yeme içme kültürü başlığı altında sadece 18 kent var. Gaziantep ile aynı kategoride bulunan kentler arasında Lübnan Mutfağı'nın anavatanı sayılan Zahle, Brezilya'dan Belem, Norveç'ten Bergen, Meksika'dan Esenada, İspanya'dan Burgos, Tayland'dan Phuket gibi şehirler var. Unesco'nun öne çıkardığı kentlerin kısmeti açılıyor, turist artışı yaşanıyor. Dolayısıyla yakın bir gelecekte Gaziantep'e damak zevki gelişmiş çok sayıda turistin geleceğini söyleyebilirim.
291 ÖZGÜN YEMEK ÇEŞİDİ
Anadolu çok zengin bir mutfak kültürüne sahip. Ancak Gaziantep halkı ve yöneticileri kentlerini yüceltme, tanıtma konusunda diğer kentlerden birkaç adım önde. Gaziantep'te gastronomi turizmi için çok şey yapıldı. Türkiye'nin ilk ve bildiğim kadarıyla tek yeme içme müzesi, Emine Göğüş Mutfak Müzesi burada. Ayrıca Şehir Müzesi'nde kentin mutfak kültürüne de yer verildi. Ben yıllardır Gaziantep'e fıstığından bulguruna, baklavasına dek kentin mutfak zenginlikleriyle ilgili bilimsel toplantılara katılırım. Gaziantep 291 özgün yemek çeşidine sahip. Türkiye'nin bulgur borsası burada. Bulgur üretiminin yüzde 70'i bu ilimizde gerçekleşiyor. Dünyanın en eski buğdayının bu bölgede yetiştiğini ve 4 bin yılı aşkın bir süredir bu topraklarda bulgur üretildiğini duymak insanı gururlandırıyor. Gaziantep'te bulgurdan yapılan 42 değişik köfte var. Her birinin adı da farklı.
KİTAPLAR YAYINLANDI
Baklava birkaç kuşak önce Şam'dan gelmiş ama Gaziantep, Şam baklavasını çoktan geride bırakmış, ezici üstünlüğünü sürdürüyor. Antep fıstığı ise kentin dünyayı kıskandıran bir başka özgün ürünü. İran ve ABD'nin ucuz çerezlik iri fıstık üretimi daha fazla ancak insanın gözünü kamaştıran boncuk yeşili Antep fıstığının tatlı ve pastalara kattığı zenginliği bu kaba fıstıkların sağlaması mümkün değil. Gaziantep son olarak 2012'de Mutfak Dostları Derneği'nin katkısı ve İpekyolu Kalkınma Ajansı'nın önemli desteğiyle kent gastronomisini tanıtmak için kapsamlı bir proje başlattı. Gaziantep Ticaret Odası, yayınlanmış yemek kitaplarındaki tarifler arasından bir seçim yaptı. Bunlar Güneşin ve Ateşin Tadı - Gaziantep Mutfağı adıyla ayrı ayrı Türkçe ve İngilizce kitaplarda bir araya getirildi. Gaziantep bir yandan da kitaplarıyla görsel malzemeleri ve ziyaretçilere sunulabilecek lezzetleriyle dünyanın belli başlı turizm fuarlarında yer aldı. Yurtdışından çok sayıda yazar ve gazeteci davet edildi.
DİĞER KENTLERE ÖRNEK OLMALI
Nihayet ekilen tohumlar sonuç verdi. Gaziantep hak ettiği gibi Unesco listesine girdi. Kendi adıma yetkililer ve sivil toplum kuruluşları gereken ilgiyi gösterirse, en az iki, üç kentimizin daha bu listeye girebileceğine inanıyorum. Öte yandan, yeme içme kültürü artık tüm Gazianteplilerin ortak namusu. Hep birlikte ona halel getirilmesinin önüne geçilmeli. Kâr uğruna baklavada şeker yerine glikoz şurubu kullanmak gibi numaralardan kaçınılmalı. Hijyen kuralları eksiksiz uygulanmalı. Tesisler şimdiden sonra müşterinin velinimet olduğu bilinciyle fiyat kalite dengesine özen göstermeli. Sonuçta Gaziantep'e mutlu olmak için gelen turistler geldiklerine pişman olup bu güzel, zengin kentimizden ayrılmamalılar. Bu gelişmenin yalnız Gaziantep için değil, tüm Türk gastronomisi için dönüm noktası olacağına inanıyorum.