İlk şiirim 12 Şubat 1962'de İzmir'de Ege Ekspres gazetesinde çıktı: 38 olmuş. Gazeteciliğe 1967'de İstanbul'da Yeni İstanbul gazetesinde başladım: 43 yıl olmuş. İlk şiir kitabım 1971'de çıktı: 39 yıl olmuş. Cumhuriyet gazetesinde tam 20 yıl çalıştıktan sonra 2 Ocak 1992'de emekli oldum: 18 yıl olmuş. 1993'ten beri SABAH grubunda çalışıyorum: 17 yıl olmuş. Kaba bir hesapla ömrümün yarı yılına 'basın' dünyasının ışıltısı düşmüş. Önceleri okur idim, yani 'musahhih', yeni deyişle 'düzeltmen'; sonraları 'yazar'. Yazı, çünkü 'yaşam' biçimim oldu. Kanıtı, yaşım kadar sayıya ulaşan kaleme aldığım şiir, deneme, röportaj, incelemearaştırma kitapları... Yaşım, bir anlamda yazdıklarım ile yaşıt oldu. Özellikle de son 17 yılda SABAH grubunda yazdıklarım ile... SABAH gazetesinde ilk yazım, ki atv televizyonu da o yıllarda kurulmuştu, Semra Bileşen'in 'Kanserle savaşan bir annenin günlüğü' olarak yazdığım ve Ölümü Beklerken başlığıyla 14 gün süren diziydi. Daha sonra tek başıma haftada bir 'kitap' ve 'sanat' sayfaları hazırladım. Bir kütüphane oluşturacak kadar kitabın tanıtımını yapma uğraşını verdim. Onlarca yazar, oyuncu, ressam, tiyatrocu, müzisyen, şair, sanatçıyla konuşmalar yaparak SABAH gazetesinin entelektüel yüzüne ışık tutmaya çalıştım. Bu arada üç yıl kadar, yine SABAH grubu içinde Yeni Yüzyıl gazetesinin kültürsanat sayfasını yönettim. Fakat aynı zamanda yine SABAH grubu içinde Ateş gazetesi ve SABAH İstanbul'da köşe yazıları yazdım. Kültür-sanat üzerine yazılarımı aynı dönem içinde aylık ve haftalık dergilerde sürdürdüm. Yeni Yüzyıl kapanmak zorunda kalınca, yeni mekânım yine SABAH gazetesiydi ve 'muhabir-yazar' kimliğiyle onlarca güncel ve gündelik röportaja imza attım. Son bir yıldır da kalp rahatsızlığı ve böbrek yetmezliğine rağmen yazılarımı sürdürmeye çalışıyorum. Geçen günlerde SABAH gazetesi 25. kuruluş yılını kutladı. 160 sayfa tutan eki okuduğumda bütün bunları düşündüm. Bu 25 yılın 17'sinde yazdıklarımı ve yaşadıklarımı düşündüm.