Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Bir yazardan öbürüne eşsiz armağan

İlk kez yazdığım hikayelerimi derlediğim Hepsi Senin İçin adlı kitabım, 5 Nisan'da dağıtıma girdi. O günden beri bu konuda kendi köşemde hiçbir şey yazmadım. Sadece ne olup biteceğini, nasıl karşılanacağını ve medyada nasıl yer alacağını izlemeye koyuldum. Tüm geçen haftayı bir Polonya gezisinde geçirdiğim için (şu sırada dönmüş olacağım), aktüaliteyi izlemem olanaksızdı. Bunu fırsat bilip, bu son kitap deneyimlerimi okurlarımla paylaşmak istedim. İlk başta hayli meraklı ve biraz da kaygılıydım. Kitaplarımın sayısı 40'ı çoktan aşmıştı (41 buçuk kere maşallah dediğinizi duyar gibiyim!). Artık alışmış olmam gerekirdi. Ama bu, çok farklı bir işti. Çok uzun zamandır istediğim, ama ancak şimdi başardığım bir yazı türü. Kaygı ise elbette başaramamak korkusundan geliyordu. Kuşkusuz kendime ve yazdıklarıma güveniyordum. Hangi alanda olursa olsun, 46 yıllık yazı işçiliği bunun için yeterli değil mi? Ama her şeyin meydanı tutmuş, köşebaşlarını eline geçirmiş kişilerin (ki bunlardan biri de bendim -sinema alanında!) yargılarıyla beslenip oluştuğu bir ortamda, yazı uzmanlarının görüşleri ve yargıları çok önemliydi.

OKURLARIMLA PAYLAŞMAK İSTEDİM
Bu konuda belli düşkırıklıklarım oldu. 40 yıldır tanıdığım, kimileri dostum olan kişiler kitabım üzerine yazmak şöyle dursun, bir haberini bile vermediler. İnsan o zaman şüphelenmeye başlıyor; acaba sandığım kadar iyi yazamadım mı, kötü bir iş mi yaptım diye... Ama beni çok mutlu eden sürprizler de oldu. Daha ilk günlerde Aydınlık gazetesinin aylık kitap ekinde tam üç sayfaya yayılmış bir söyleşi, Milliyet Kitap'ta hiç tanımadığım Karin Karakaşlı'nın çok güzel eleştirisi gibi. Habertürk gazetesinde sevgili yazar dostum Mehmet Açar uzun bir söyleşi yayımladı. Elbette kendi gazetem SABAH da bir söyleşi yapıp kullandı. Ayrıca kültür dostu TV kanalları yine görevlerini yaptılar: CNN Türk'ten NTV'ye, TGRT'den Skytürk'e... "Bu kadarı yetmiyor mu?" diyebilirsiniz. Ama o 'ilk kitap' heyecanıyla yetmiyor, sevip saydıklarınızdan da destek bekliyorsunuz. Her yazar, giderek her sanat üreticisi bu duyguyu yaşamıştır, bilir. Bu, beni aşan daha genel bir durum olduğu için, sevgili okurumla paylaşmak istedim. Neyse, asıl teselli yazarlardan geldi. Nasıl bir dönemde sık görüştüğüm Selim İleri, Adalet Ağaoğlu, Hilmi Yavuz gibi yazar dostlarım beni edebiyata bulaşma konusunda teşvik etmişlerse, bu kez de başkaları müthiş yüreklendirdiler. Öncelikle bir dergide yayımlanan ilk hikayemi okuyan Füruzan arayıp, kutladı. Ve o övücü cümlelerinin kitabın arka kapağında kullanımına izin verdi. Onun gibi bir ustadan gelen bu teşvik ne demektir, tahmin edersiniz.

AHMET ÜMİT'E TEŞEKKÜRLER
Ardından Radikal gazetesinin 4 Mayıs günkü Kitap Eki'nde sevgili Ahmet Ümit'in o olağanüstü eleştirisi geldi. Telefon edip hikayeleri çok sevdiğini ve yazacağını söylemişti, bekliyordum. Hikayelerdeki hafiften polisiye/ fantastik karışımı sos nedeniyle, beğeneceğini ummuştum. (Nitekim biri için 'Bir tür alacakaranlık hikayesi... Lezzeti yerinde, kıvamı tam olmuş' diyor.) Ama böylesine güzel bir yazıyı hayal bile edemezdim. Ümit, kitabı genel biçimde övmenin çok ötesine geçerek, hikayeleri birer birer ele alıp eleştiriyor ve yazının tümüne özgün bir deneme tadı katıyordu. 'Kitap kurdu' dostum Sayım Çınar "Bu bir yazarın bir başka yazara sunduğu en görkemli armağanlardan biri," dedi. Daha ne eklenebilir ki? Ahmet Ümit dostuma kamuoyu önünde teşekkür ediyorum. Eğer devam edersem (ki edeceğim), bunda onun çok büyük payı olacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA