Geçen hafta sonu yazamadım. Olayın heyecanı çok tazeydi, elim varmadı. Ama şimdi, bir hafta sonra, soğukkanlı biçimde bakabiliyorum. Ve Altın Koza'ya ve Adanalılara teşekkür etmek istiyorum. Çünkü bu yıl sevgili Müjde Ar'la birlikte bana da Onur Ödülü verdiler. Ve Müjde (sanırım ABD'de olduğu için) gelemediğinden, onu bol bol ansak da tek 'onur konuğu' ben oldum. Ve vallahi, krallar gibi karşılandım, sevgi ve saygı gördüm. Bize ayrılan gece çok hoştu, Müjde ve benim için hazırlatılan kısa filmler çok başarılıydı. Hindistan fotoğrafları sergimin açılışından Adana Anadolu Lisesi'nde yaptığım konuşmaya, festivalin çıkardığı Dorsay'la Söyleşiler kitabımın imza gününden kapanış gecesine, her şey süper geçti. Gençlerin sorularına, bilgi ve ilgilerine hayran kaldım. Birçok Yeşilçamlıyla dostluklar tazelendi, arşivime yepyeni portreler eklendi. O duyguyu anlatmak kolay değil. Bir eleştirmen (ya da sinema yazarı) olarak ülkemizde gördüğüm ilgiden, ulaştığım noktadan ve toplumca tanınma düzeyimden zaten şikâyetçi değilim. Ama, yarım yüzyıla yaklaşan (tam olarak 44 yıl) sürekli, düzenli ve inatçı bir çabadan sonra, belki insan biraz daha takdir bekliyor olabilir. Hepimiz insanız, herkesin zayıf yanları (ve anları) var. Ayrıca yaptığımız iş, kimilerinin sandığı gibi 'şurup-şeker' bir iş değil. Haftada bu kadar çok filmi tüketmek, hepsi hakkında sağlıklı ve adil yargılarda bulunmak, aslında yıpratıcı bir entelektüel çaba. Ayrıca bu işin getirdiği bir sürü yan çaba, birçok ek iş ve hepsinden ötesi, derin bir sorumluluk duygusu da var. Ama işte, sevgiyle ve tutkuyla her şey yapılıyor. Önemli olan, zaman zaman da olsa o sevginin karşılığını toplumdan alabilmek... İşte Adana Altın Koza bu yıl bunu yaptı. Ve belki ilk kez bana kendimi bir 'star' gibi hissettirdi!... Herkese teşekkür etmek isterim. Özellikle de Belediye Başkan Vekili, meslektaşım (yani mimarlıktan!) Zihni Aldırmaz, Festival Genel Koordinatörü Ozan Aksu, Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sıtkı Özer, söz konusu filmleri hazırlayan Selda Taşkın'la Bilge Oğuz ve genç rehberimiz Mehmet Emin Arıcı'ya...Ve elbette bizleri her yerde bağrına basan Adana halkına... Keşke Müjde de gelebilseydi. Sanırım çok mutlu olurdu.