Mardin, marifetli. Her gidişte tekrar baş döndürmeyi başarıyor. Hele ki bienal zamanı... Tarihi dokusu ve çok kültürlülüğü, bu coğrafyanın zorluğu, sanatın birleştiriciliği ve kafa açıcılığı, böyle hepsinin bir aradalığı, hakikaten çok etkileyici oluyor.
Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi'nde açılan Ai Weiwei sergisi vesilesiyle gittiğimiz bu efsunlu kentte, Sözden Öte başlıklı 4. Mardin Bienali'ni küratörlerle beraber herkesten önce gezme ve açılışına da şahitlik etme fırsatımız oldu.
Mardin Bienali, Döne Otyam sayesinde gerçekleşiyor desek, çok da abartmış olmayız. Bienalin direktörü, hatta en baştan fikir anası o; gayreti de herkesten fazla. Bu yıl neyse ki Saha'dan Tahincioğlu'na, Limak'tan Borusan'a destekleyen çok.
Bienalin üç alt başlığı var: Sonsuz Bakış, Beden Dili, Sınırlar ve Eşikler. Fırat Arapoğlu, Nazlı Gürlek, Derya Yücel de küratörler. Bakışların, bedenlerin ve mekânların diliyle yaratılan çeşitli ifade biçimleriyle karşılaştırıyorlar bizi.
Mardin'e her zaman gidilir; öyle kişilikli bir şehir. Ama 4 Haziran'a kadar giderseniz bienal havasını solumak da ekstra iyi gelir.
NEREDE NE VAR?
Alman Karargahı, Mor Efrem Manastırı, Revaklı Çarşı, Marangozlar Kahvesi, Mardin Müzesi... Hepsi bienalsiz de görülür ama ağırladıkları sanatçı işlerini de çok güzel taşıyorlar. Mürsel Argunağa'dan Hasan Pehlevan'a, hangi birini saysak...
En çarpıcı işlerin başında İhsan Oturmak'ın Sokağın Zoru geliyor; dar bir sokağa sıkışmış otomobili ta içinde hissetmemek imkânsız.
TANER CEYLAN'DAN ÜRPERTEN BİR HİKÂYE
Taner Ceylan bir gün internette Pedro de Mana'nın 1600'lerin sonunda yaptığı 'Christ as the Man of Sorrows' heykeline rastlar ve resmini yapmaya karar verir. Acı, haz, zulüm, teslimiyet, sevgi, şehvet; hepsini bünyesinde taşıyan bu heykele vurulmuştur.
Mardin Süryani Katolik Meryem Ana Kilisesi'nde bu işi sergileniyor işte; Acıların Adamı adlı İsa portresi. Eserle mekân arasında uyumdan öte nefes kesen bir tesadüf hikâyesi de bulunuyor. Resmin heykeli de kilisenin deposundan çıkıyor!
SOSYETENİN SANAT SOSYALLEŞMESİ
Mardin Mardin olalı böyle bir kalabalık görmemiş olabilir. Cemiyet sayfalarında denk geldiğimiz pek çok isim bu defa şehrin sokaklarında, yokuşlarında, merdivenlerinde.
Leyla Alaton, İnci Aksoy, Tilda Tezman, Sermin Çiftçi, Figen Özdenak... Yüzündeki müdahalelerle kendinden bir performans sanatçısı çıkarmış olduğunu düşündüren sosyete avukatı Altın Mimir... Çantalarına âşık olduğumuz Misela'nın sahibi Serra Türker... Şebnem Dönmez, Birce Akalay...
Smokin ceketler, minilerin altındaki kovboy çizmeler, stilize şalvarları tamamlayan clutch'lar, vintage parçalar...
Bu cenahtan aldığımız bir duyumla bağlayalım. Nusret çağrışımlı Mardinli kuaför beye ne yaptırılmış olabilir? Fön? Hayır. Botoks! Evet bu kuaför kardeşimiz bazılarına botoks ve dolgu yapmış! Nerden nereye... Mardin: Telkariden botoksa!