Ekran, sahne, perde... Türkiye'nin starı kim sizce?
Cem Yılmaz mı? Peki ama son filmi Ali Baba ve Yedi Cüceler; Arog'un, Gora'nın, hatta Yahşi Batı'nın yanına bile yaklaşamadı. Dahası, 2015'in en çok izlenen filmi Düğün Dernek 2: Sünnet onun üç katına yakın gişe yapmış görünüyor (Box Office Türkiye rakamlarına göre: 1.827.011'e karşılık 5.231.330).
Hülya Avşar mı? Tamam, kızı Zehra'ya 18 yaşına girme hediyesi olarak Range Rover almış, muhakkak ki Kıyı'da yemek de yemiştir bu yakınlarda, magazinel popülaritesi hâlâ fena değil. Ama Muhteşem Yüzyıl: Kösem'in reytinglerde tüm diziler içinde ancak 19. sırada yer bulabilmesine çare değil bu durum. Karagül, İlişki Durumu: Karışık, Kırgın Çiçekler gibi çok daha mütevazı bütçeli ama yüksek reytingli yapımların çok gerisinde kalan diziyi evvelki seneden yadigâr 'Muhteşem' adı bile kurtaramamışken; değil Avşar, büyük ihtimal Beren Saat de derman olmayacak.
Planlanan tarihten önce, can havliyle dahil edilmesine rağmen... Aşk-ı Memnu'dan itibaren "Artık yeni star o... Olacak, oluyor, oldu gibi, oldu bile..." denen Beren Saat'in yıldızlığı, İntikam fiyaskosundan sonra bir de bu ölü doğan çocuğu kaldırabilecek mi bakalım...
Bu noktada Kıvanç Tatlıtuğ'u anmadan olmaz. En rakipsiz olduğu dönemde, Kuzey Güney'le tam rüştünü ispat etmişken, Kelebeğin Rüyası'nda Muzaffer Tayyip Uslu olarak içimizi eritmişken... O çok iddialı Kurt Seyit ve Şura da onu tökezletti.
Biz mi nankörüz, piyasa mı vahşi, dönem mi hızlı, hop diye 'dünkü çocuk' Kerem Bürsin'le bir tutulmaya başlandı.
Başak Dizer'le beraberliği ve Sneijder çiftiyle ahbaplığıyla, havalı giyinen bir 'celebrity' çiftin teki oldu.
Evet, başa dönelim, kim star?
Ajda Pekkan mı? Güzel de siz hâlâ annenizin starıyla mı idare ediyorsunuz?
DÜNYA RÜYA DÖRTLÜSÜ
Google'sız nasıl yaşıyormuşuz, anlamak mümkün değil. Dört-beş ay öncesi diye yemin edebilirdim, meğer 18 Ekim 2014'müş! Yine Sabah Cumartesi'ye yazmıştım: "Podyuma yıldız aranıyor!"
İstanbul Moda Haftası'nda tartışma çıkmıştı. Didem Soydan yabancı manken tercihini protesto etmiş, modacı Hakan Akkaya ise Çağla Şıkel'den sonra star manken yetişmediğini söyleyip onu şov yapmakla suçlamıştı.
Podyumlarda gerçekten de 'assolist' manken yok muydu artık? Dergicilik geçmişimi deşmiştim: Merve İldeniz ile silikonlarının Harper's Bazaar'ın kapağında bomba etkisi yaptığı, Maide Kurttepeli'nin soyadının Erçelebi olduğu zamanları bilirdim.
Linda Evangelista, Naomi Campbell, Cindy Crawford ve Christy Turlington'dan oluşan dünya rüya dörtlüsüne karşılık bizde de o ikisi, ayrıca Deniz Pulaş, Arzum Onan, Begüm Özbek, Ebru Ürün vardı. Sonra Güzide Duran ve Deniz Akkaya... Demet Şener, Ebru Şallı, Tülin Şahin, Selin Toktay... Ve evet, Çağla Şıkel, stop!
Sokaklar "Ne yedirmişler bunlara?" diye meraklandıran 1.80'lik kızlarla doluyken, podyumlarda star açığı vardı.
AJDA 'AFORİZMA'LAYAMADI!
Bu defa da Cahide Sonku filan deyip kemale eren yaşımı çaktırmaktan korkarım ama galiba geldiğimiz nokta şu: Sadece podyuma değil; perdeye, sahneye, ekrana da yıldız aranıyor.
Ta İkinci Bahar zamanı 'yeni' Türkan Şoray'lığa aday gösterilen Nurgül Yeşilçay da... Karadayı'yla boy-pos, kaş-göz'den ibaret olmadığını kanıtlayan Bergüzar Korel de... Saçlarını kestirmezden önceki Tuba Büyüküstün de... Hiçbiri 'Sultan'ın 'Sultan' olduğu zamanlardaki gücünde değil... Göz ve kirpik nahiyesindeki benzerlikle 'vâris' ilan edilen Melike İpek Yalova'yı hiç katmıyorum.
Mucizevi 70'lik Ajda Pekkan'ın yanına yaklaşabilen yok. Hande Yener, Demet Akalın, Gülşen, Hadise, İrem Derici, ancak hepsini toplasanız, belki...
Ama öbür taraftan da Merve Özbey, tek bir şarkısıyla (Yaş Hikâyesi) koskoca 'süperstar'a belki ömrü boyunca nasip olmayan şeyi başarabiliyor:
Gündelik dile 'Vurur yüze ifadesi...' şeklinde bir aforizma sokuyor!
En çok izlenen dizileri; adını bilmediğimiz, uzun saçlarıyla hepsini birbirine karıştırdığımız birtakım kızlar götürüyor.
Memleketin tartışmasız 'en'lerinden bir yıldıza gelen özel sahne işindeki teklif, instagram 'fenomeni' hanım kızımıza sunulanla aynı olabiliyor.
Ki olmuş. Geçen hafta gözlerim büyüdü dehşetten.
STARLIK İFLAS MI EDİYOR?
Peki neler oluyor? Starlık müessesesi iflas mı ediyor?
Dengesi şaşabilir ama iflas etmez.
Sendeler, düşer ama nihayetinde kalkar.
Tedavülden kalkmaz. Bitmez. İnsanların hayal kurabilmek, hayal dünyalarını diri tutabilmek için yıldızlara ihtiyacı var çünkü.
Bütün ünlü yıldızlara bakın; hepsi de bir döneme, bir duyguya, ihtiyaca, arzuya, hevese tekabül eder. Ajda misal; Türk kadınının Batı'yla, modayla, her dem havalı ve fit olmakla köprüsüdür.
Bazı dönemler daha bir kısır oluyor.
Nasıl iyi lider zırt pırt yetişen bir model değilse, star da nadide bir canlı.
Kolay çıkmıyor. İstediğin kadar alla, pulla, eğit, öğret... O star ışığı, elektriği, karizması, ateşi yoksa olmuyor.
Varsa da, önünde kimse duramıyor.
Evet, herkes çok daha çabuk eskiyor artık ama bazılarının da kalplerdeki yeri hep sabit kalıyor. Bakınız:
Tarkan.
Sisli-puslu zamanlar da hayatın gerçeği. Geliyor ama gidiyor da. Öncelikler değişiyor, modalar geçiyor, her dönem kendi yıldızcıklarını da çıkarıyor.
Ama elek de sadece un elemeye yaramıyor neyse ki!
Hızlı parlayıp tez sönenler de var tabii ama gerçek yıldızların ışığı bir biçimde hep parlıyor. Diye düşünmek istiyoruz!