Birçok kurum için resmi emeklilik yaşı vardır. Özel kurumlar için bu yaş sınırı daha yüksek tutulur. Kendi işine sahip olanlar için emeklilik yaşı kişinin belirleyeceği ve sağlığının elverdiği bir yaş olarak açık uçlu bırakılmıştır. Bazı iş kollarında çalışma koşulları nedeni ile daha genç yaşlarda işi bırakmak gerekmektedir. Bazı işler ise ölene değin yapılabilir.
Tüm bunlar çeşitli belgelerle ortaya konmuş gerçekler olsa da, ülkelere, kişilere ve yaşanılan zamana göre değişimler göstermektedir. Aslında öncelikle bazı kavramları netleştirmek gerekir. Bunlardan ilki çalışmanın ne demek olduğudur. Çalışmayı, karşılığında kazanç elde edilen iş olarak tanımlarsak tartışma başka bir boyuta geçer. Oysa çalışmayı kişinin üretmesi, yaşamın içinde olması diye genellediğimizde farklı anlam kazanmaktadır.
Son yıllarda gerek sağlık alanındaki buluşlar, gerek beslenme koşullarının düzelmesi gibi nedenlerle insan ömrü uzamış ve yaşlı grup için belirlenen yaş alt sınırı yükselmiştir. Beden sağlığına ilişkin sorunlar bir yana, yaşla birlikte değişen bazı özellikler nedeni ile genç çalışanlar sıklıkla yaşlı buldukları çalışanların artık işten ayrılmaları gerektiğini düşünürler.
Bunun temel nedenlerinden biri arkadan gelen gençlere yer açılması ve döngünün devam etmesidir. Diğer bir neden ise, yaşlıların değişen zihinsel, bilişsel ve ruhsal durumları nedeni ile işlerinde sorunlar yaşayacakları inancıdır. Bu inancın doğruluğunu anlamak için sağlıklı yaşlılıkta oluşan değişimlere bakmak gerekir.
YAŞLA GELEN DEĞİŞİMLER
Yapılan çalışmalarda yaşlılık döneminde akıl sağlığına ilişkin diğer dönemlerden daha fazla sorun saptanamamıştır. Hatta yaşlıların olumsuz emosyonel durumları gençlerden daha iyi kontrol ettikleri görülmüştür. Görsel algılamada yaşlılıkla belirgin değişiklik olmaz. Dikkati bir uyarandan diğerine yöneltip, sonra tekrar öbür uyaranı izlemek, yani aynı zamanda dikkati bir kaç uyarana bölüştürebilme yeteneği yaşla belirgin azalma gösterir.
Kelime hazinesinde azalma olmayıp, aksine özellikle eğitimli yaşlılarda artma izlenirken, çalışmalar kendiliğinden konuşmanın daha özensizleşmeye ve daha çok tekrar içermeye başladığını göstermiştir.
Objelerin isimlerini hatırlama ise bir miktar azalma gösterebilir. Öğrenme fonksiyonunun yaşlılıkta azaldığı bilinir. Temel, kristalize zeka bozulmazken, akıcı zekanın bozulduğu görülmektedir. Yaşlılıkta öğrenilen bilgileri depolama ve yeniden hatırlamada bozulma belirgindir. Uzak hafıza sağlam kaldığı halde, yakın hafızanın yaşla birlikte belirgin azalması yaşlılıkta karşılaşılan şaşırtıcı durumlardandır. Hastalıklar ve ilaçlar yaşlının zihinsel, bedensel ve kişilik gelişimini olumsuz etkileyen durumlardır.
Dolayısıyla yaşlılığı sağlıklı geçirmek için bir şekilde çalışmaya, zihni ve bedeni meşgul etmeye, sosyal ilişkileri sürdürmeye ihtiyaç vardır. Bunları "Emekliliğin keyfini çıkar" tarzı sadece boş zaman değerlendirmesi ile yapmak kolay değildir. Diğer yandan tam verimli aynı işi sürdürmek de mümkün görülmemektedir. Bu nedenle yaşlılık için eğlence ve dinlenme dışında planlar yapmak gerekebilir. Yaşlılık çalışmaya engel değildir ama bu yaşlanana değin yaptığınız işi sonsuza kadar sürdürmelisiniz anlamına gelmez.