Anne baba olmanın sadece çocukların fiziksel gereksinimlerini karşılamak olmadığını her defasında vurguluyorum. Çünkü ihmal ve istismar olmadığı zaman çocukların bu tür gereksinimleri her aile tarafından elden geldiğince karşılanır.
Çocuklarımıza, aslında kendimize ve yaşadığımız topluma, dünyaya karşı sorumlu olduğumuz değerleri öğretmek ve onları doğru yönlendirmek, doğru bilgilendirmek, ruhsal açıdan sağlıklı, sosyal açıdan dengeli büyümelerini sağlamak önemlidir.
Doğruyu yanlışı, oluru olmazı ayırt etmekte zorlanmak çocuk olmanın doğasında vardır. Büyüme ve gelişme süresince bunlar büyükler tarafından öğretilmelidir. Büyüklerin bu öğretimi doğru yapabilmesinin yolu ise, büyüklerin de bu kavramları doğru anlaması ve sağlıklı olarak aktarmayı bilmesinden geçer.
Karar verebilme yetisi gelişim düzeyi ile ilişkilidir! Doğru karar verebilmek ve seçim yapabilmek gelişim düzeyi ile ilişkilidir. Yeterli beyin gelişimi olmayan, düşünmeyi ve değerlendirmeyi henüz öğrenmemiş bir çocuğun karar vererek, seçim yapmasını istemek onu çaresiz bırakmak ve sıkıntıya sokmak demektir. Karar verebilmek ve seçim yapabilmek çocuğun gelişim düzeyi arttıkça gelişir.
Ama bu gelişimin sağlıklı olabilmesi için çocuğun bilgilenmesi, bilgiyi değerlendirebilmesi, düşünmeyi öğrenmesi gerekir. Bu gelişim süreci, bir çok anne babanın sandığı gibi çocuk büyüdükçe kendiliğinden olmaz.
Bu düşüncenin yanlışlığını anlamak çok kolaydır. Çevrenize bakın. Erişkin olmasına, büyük adam olmasına karşın doğru düşünmeyi, bilgilenmeyi, bilgileri değerlendirmeyi beceremeyen, bu nedenle sürekli yanlış kararlar veren ve doğru seçim yapamayan insanlar göreceksiniz.
BİREY OLAMAYAN YETİŞKİN
Nasıl bilgi edineceğini, bu bilgileri nasıl değerlendirmesi gerektiğini, bunların ışığında karar verip seçim yapmasını, kısaca düşünmeyi öğretmediğimiz çocuğa ne olur? Ergenlik döneminden başlayarak tüm yaşantısı boyunca karar vermek ve seçim yapmakta zorlanır. Bu nedenle ya tatminsiz, her şeyi isteyen ama hiçbir şeye sahip olamayan, her defasında zarar görmesine karşın benzer yanlışları tekrarlayan, seçimlerini düşünerek değil, o anda ki isteklerine, arzularına, haz ilkesine göre yapan bir erişkin olur.
Ya da bilgisizliği, düşünmeyi öğrenmediği için başkalarının kararlarına uyan, düşünebildiğine inandığı kişilerin kararlarını yargılamadan, onların seçimlerini kendi seçimi sanan, bilgisizliği ve düşünerek doğruyu bulmayı başaramadığı için ideolojilerin, öğretilerin, inanç sistemlerinin yargılanamayan, eleştirilemeyen, değiştirilemeyen doğrular olduğuna inanarak onların iradesine boyun eğen insanlar olurlar.
Her iki koşulda ise yetiştirdiğiniz çocuk işini, eşini seçemeyen, yaşamını yönetemeyen, kendini ve ülkesini yönetecek kişileri doğru belirleyemeyen, birey olamayan biri olacaktır. Bunu engellemenin yolu çocuklarımıza bilginin değerini, bilgiyi kullanmayı, düşündüğünü geliştirmeyi öğretmekten geçer. Öğretmenin en etkili ama en zor şekli ise bunları yaparak, onlara örnek olmaktır.