Her birimiz kendimiz için daha adil bir dünya istiyoruz. Dünyanın ve diğer insanların bize adil davranmasını diliyoruz. Olmadığı zaman kızıyor, direniyor, değiştirmeye çalışıyoruz. Tüm bunları yaparken genellikle önemli bir şeyi unutuyoruz: Kendimiz için istediğimiz adaleti, başkaları için de aynı arzu ile istemediğimiz sürece, onlar için sesimizi en az kendimiz için olduğu kadar çıkarmadığımız sürece dünyanın adil olması olanaksız. Adil olmayan bir dünyanın bize adil davranması mümkün değildir. Çoğu kez bu gerçeği unutup, sadece kendimiz, yakın çevremiz, bizim görüşlerimizi savunanlar, bizden olanlar için adalet istemenin yeterli olacağını düşünüyor, böyle davranıyoruz. Oysa bu tür düşünce ve davranış adalete ihtiyacımız olduğu zaman bulamamamıza, yanlız kalmamıza ve en çok bizim zarar görmemize yol açıyor.
Herkes için adalet isterken, sesimizi en çok kendi seslerini çıkaramayanlar, seslerini duyuramayanlar için kullanmamız gerekir. Sesini duyuramayan grupların başında çocuklar gelir. Onlar için adalet sağlayamadığımız sürece hiç birimiz adil olamayız. Kendiniz adil olamadan adalet istekleriniz sonuç vermeyecektir. Hepimiz, çoğu kez kendimizden fazla çocuklarımız için adalet isteriz. Okulda, sokakta ve tüm yaşamlarında onlara karşı adil olunsun ve onlar da adil olmayı öğrensinler, değişmez arzumuzdur.
ÇOCUKLAR KÜÇÜK, ADALET BÜYÜK!
Temel amacı herkese adalet, herkes için adalet ve adil bir dünya olan 3. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali bu yıl çocuk(ça) adalet diyerek çocuk adaletini her boyutu ile tartışmaya başladı. Akademisyenler, sivil toplum örgütleri ve sanatçılar çocuklar için seslerini yükseltiyorlar. 30 ülkenin temsilcisi kendi raporlarını sunarak yapabildiklerini, yapamadıklarını anlatıyor. Çocuk adaletine kötü örnek olduğu söylenen sinema yönetmenleri "Biz masumuz, sadece film çektik" diyor. Adaletsizliğin tüm nedenlerinin yanı sıra, göçlerin getirdiği sorunlar irdeleniyor. Sivil toplum örgütleri ve sanatçılar temel görevimizin çocukları yargılamak değil, korumak olduğunu hepimize bir kez daha hatırlatıyorlar.
Beyoğlu Atlas, Nişantaşı Citylife ve Beyoğlu sinemalarında özenle seçilmiş çeşitli ülkelerden gelen, ülkemizde daha önce gösterilmemiş filmler oynuyor. Onların adalete bakış açılarını izleyecek, sevinecek, üzülecek ve düşüneceğiz. Filmleri izlerken sadece düşünmeyecek, heyecanlanacak, merak edecek ve eğleneceğiz. Kanada'dan Estonya'ya, Fransa'dan Letonya'ya uzanan, arada İsrail, Almanya, Gürcistan, İspanya, Hırvatistan ve Polonya'yı dolaşan yarışma filmlerini izleyecek ve bu yılın Altın Terazi ödülünü alan filmi tahmin etmeye çalışacağız.
Eğer kendiniz için, insanlar için, çocuklar için adil bir dünya istiyorsanız, tartışmalara katılıp, düşüncenizi paylaşmak istiyorsanız, sinema sanatını seviyorsanız 3.Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali 13-19 Eylül tarihleri arasında İstanbul'da sürüyor. Akademik toplantılara katılım serbest (İstanbul Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi). Biletler 6 TL karşılığı My Bilette ve sinema gişelerinde. Daha fazla bilgi, tüm program www.icapff. com'da. Ve herkes için adalete katkıda bulunacak güç ise sizlerde...