Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Genç olmanın bayramı

Bugün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, 'genç olmanın bayramı'. Peki yetişkinler, gençlere kendilerini geliştirmeleri, beyinlerini bilimsel kullanmaları, bedenlerini sağlıklı ve dengeli tutmaları, sosyal gelişimlerinin doğru ve yararlı olması için gerekli koşulları yaratıyor, onlara destek olup, yol veriyor mu?

Çoğumuz "Gençliğimin değerini bilemedim," diye hayıflanır, gençlere gençliklerinin değerini bilmeleri gerektiği öğüdünü veririz. Kendi gençliğinin değerini bilemeyenler, kendilerinden sonraki genç neslin değerini biliyor mu? Onlara kendilerini geliştirmeleri, beyinlerini bilimsel kullanmaları, bedenlerini sağlıklı ve dengeli tutmaları, sosyal gelişimlerinin doğru ve yararlı olması için gerekli koşulları yaratıyor mu? Tüm bunları yaparak, gençlerin bireysel kimliklerini bulmaları ve onların oluşturacağı ülkemizin de kimlik gelişimini tamamlaması için destek olup, yol veriyor mu? Çevrenize, kendi evinizdeki gence, mahallenizdeki, üniversitedeki ya da çalışan gençlere, televizyonlarda boy gösteren, davranış ve giyimleri ile büyük görünerek, kolayı seçerek başarı kazanmaya çalışan gençlere bakın ve hep birlikte dürüstçe büyüklük gösterip, "Hayır," demeyi başarın. Çünkü bugün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı. Gençlik döneminde zihinsel işlevlerin gelişiminin hızlanması nedeniyle ahlaki değerler önem kazanır. Aynı zamanda sosyal beklentiler ve yaşanan deneyimler artar. Kimlik ve benlik kavramlarının oturması için, gencin bazı değerler oluşturmaya ihtiyacı vardır.

KENDİNE GÜVENMEYEN HATA YAPAR
Çocukluk döneminde özdeşim yapılırken iyi, kötü, doğru, yanlış gibi kavramlar öğrenilmeye başlanır. Başlangıçta anne babanın engellemeleri nedeniyle ve ceza korkusuyla yapmadığı davranışları, zamanla kendiliğinden yapmamaya başlar. Çünkü bu değer yargılarını öğrenir ve kendini denetler. Toplumsal, ahlaki ve dini kuralları öğrenir. Ahlaki değerlerin gelişimi ve etkileri ebeveyn tutumları ile bağlantılıdır. Çocuğa değer veren, sevgisini gösteren ve başarısını öven, nedenleri açıklayan aile tutumu ahlaki değerlerin özümlenmesini sağlar. Aynı zamanda kendine güvenli, sorumluluk alabilen ve karar verebilen bireyler olurlar. Buna karşın, korkutma, ceza ve fiziksel şiddete dayalı tutum izleyen, eleştiri yapan aileler, ahlaki olgunluğu sağlayamadıkları gibi, çocukların kendilerini değersiz hissetmelerine neden olurlar. Çünkü insanlar başkaları onlara değer verdikçe, kendilerine değer vermeyi öğrenir. Kendine saygı, ergenlikle birlikte artar. Başlangıçta başkalarının onları kabul etmesi ile ilişkiliyken, olgunlaştıkça kişisel başarılar rol oynar. Kendine güveni olmayan gencin, yanlışı da çok olacaktır. Ailevi destek, uyarıcı ve düşünmeye sevk eden eğitim, sosyokültürel çevre yüksek düzeyde bir ahlaki gelişimi besler. Gençlik döneminin en önemli özelliklerinden biri idealizmdir. Bu nedenle gençler, her şeyi sorgular, kendilerini adayabilecekleri sosyal ya da politik nedenler bulmaya çalışır, dünyaya zarar verici durumlara çözüm arar. Bu tür idealizmleri olan ergenlerle, olmayanların erişkin dönem için kendilerine seçtikleri yaşam biçimleri farklılık gösterir. Politika ve dine bakış gençlikte değişim gösterir. Politik düşünceleri ergenlikle birlikte daha soyut, otoriteye karşı ve çatışmaya yönelik olur. Zihinsel gelişimleri ile orantılı olarak, politik olayları değerlendirme ve yargılamaları da gelişir.

OKUYAN, ARAŞTIRAN, DÜŞÜNEN GENÇLİK
Tüm bu gelişimlerini destekleyecek sistemler oluşturamasak da, gençliğe ilişkin konuşmalarımız olumsuz, verdiğimiz haberler eleştirel olsa da ben gençliğe güveniyorum. Biz büyüklere rağmen onların kendi değer yargılarını oluşturabileceklerine inanıyorum. Beş yıl önce yazdığım bir yazıdan alıntı yapacağım: "Ben umutluyum ve inanıyorum. Çünkü görüyorum ki, tüm bunlara karşın, yapmadıklarımıza, yapamadıklarımıza, hatta yaptığımız olumsuzluklara karşın çok iyi yetişen bir gençlik de geliyor. Okuyan, araştıran, tartışan, düşünen ve ilerleyen bir gençlik... Önlerindeki olumsuz örneklerin içinden, azınlıkta olan, gündeme getirilmeyen olumlu örneklerle özdeşim yapmayı başarabilmiş bir gençlik. Ülkesini seven, sevgisini aklıyla birleştirerek dile getiren, dile getirdiklerini olumlu eylemlere çevirebilen bir gençlik. Bilgiyi sorgulayan, gerçek bilime kavuşmaya çalışan, çalışmanın önemini kavramış bir gençlik. Gelişmiş ülkelerin olanaklarından ve kazanımlarından yararlanan, ama edindiklerini kendi ülkesini ileri götürmek için kullanmayı ilke edinen bir gençlik... Bireysel kurtuluşu öğütleyen tüm yönlendirmelere ve örneklere karşın, sadece kendi geleceklerini değil, ailelerinin, toplumun geleceğini de sırtlarında taşıyabilecek kadar güçlü bir gençlik. Bireysel ve her türlü ortak çıkar gruplarının kurtuluşların değil, toplumsal kurtuluşların önemini anlayan bir gençlik. Geçmişten alınması gereken dersleri alıp, övünülmesi gerekenlerle övünüp, ama asıl gururun kendi yapacakları olduğunun bilincinde bir gençlik." Bu düşüncelerim hâlâ geçerli. Yazımı şöyle bitirmişim: "Biz büyüklere bu bayramda tek şey kalıyor; bu gençliğin çoğalması için elimizden gelen tüm desteği vermek ve onlara engel olmamak." Bunu başarabilmek umudu ile tüm gençlerin ve genç fikirlilerin bayramını kutlarım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA