Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Louvre Müzesi Gezilir mi, bezilir mi?

Dünyanın en muazzam müzelerinden olduğu muhakkak. Ama o kadar fazla ki eseri, metrekaresi, haşmeti... Ne kadar vakit ayırsanız da layığıyla gezilemiyor ve bir noktada enerjiyi tüketiyor, bezginlik veriyor

Louvre Müzesi'ni kapsamayan bir Paris turu düşünülebilir mi? Asla ve elbette. Aynı anda ikisi de!
Louvre, sadece Paris'in değil, dünyanın en müthiş müzelerinin başında geliyor şüphesiz. Onsuz bir Paris olamaz.
Eksik kalır; öksüz-yetim, yarım kalır.
Ama öbür taraftan da gücüyle, haşmetiyle, zenginliğiyle insanı eziyor bu müze. Kaç saat, kaç gün verseniz de yetmiyor, layığıyla gezilemiyor. Hakkını teslim için bir ömür adamak gerekiyor neredeyse ve bu düşünce de insanda durduk yerde gereksiz bir gerginlik yaratıyor.
Tam da bu yüzden, tatlı ve gevşek bir Paris kaçamağında Louvre'u dışarıda bırakmak lazım.
Bu durumda da "Senin adın bile geçmedi" oluyor tabii. Dışarıda bırakmanın vicdan azabıyla, onu bir an olsun aklından çıkaramamış olma hali bu!
Louvre Müzesi'yle ilgili mesai, daha Paris'e gitmeden başlıyor. Bileti önceden internetten almazsanız, saatlerinizi kapı kuyruğunda heba etmeniz demek bu ve pek akıllı işi değil.
Dünyanın en önemli sanat koleksiyonuna sahip dünyanın bu çok büyük (Paris'in en büyük) müzesini, yılda neredeyse10 milyona yakın kişi ziyaret ediyor.
Dolayısıyla hep dolu, hep kalabalık, sıralar da hep uzun, hep zahmetli...
Paris'in en büyük saraylarından Louvre. Ortaçağa uzanıyor tarihi. Kenti Viking akınlarına karşı korumak amacıyla kale olarak yapılmış önce. Sonrasında da krallar, imparatorlar tarafından hep genişletilmiş.
Dönüm noktası, Fransız Devrimi'nden sonra devrimcilerin sanat koleksiyonunu halka açmasıyla (1793), esas olarak da Napolyon tarafından zenginleştirilip müzeye dönüştürülmesiyle oluyor.
Ünlü cam piramidin eklenmesiyse çok yakın tarih: 1989.
Dönemin cumhurbaşkanı François Mitterand fikriyle, Çin asıllı Amerikalı mimar Ieoh Ming Pei eliyle. Ve tabii müzeye hiç uymadığına dair tartışmalar eşliğinde.

300 BİNİN GÜNAHI NE?
Yaklaşık 60 bin metrekareye yayılıyor Louvre. 35 bin sanat eseri ve 380 binden fazla obje sergileniyor bu alanda. Dile kolay. İşte bu sebepten çıkıyor arıza: Hangi birini göreceksiniz?
Zorladınız diyelim. Şu 80 bini görseniz, öbür 300 binin günahı ne?
Hakikaten nefes kesici... Her iki manada da: Nefesiniz kesiliyor ilk bakışta ve ama sonra da nefesiniz tümden kesiliyor!
Eski Mısır Medeniyeti... Kadim Yunan, Etrüsk ve Roma...
Eski Yakın Doğu Sanat Eserleri...
İslam Sanatı... Dekoratif Sanatlar...
Heykeller... Tablolar...
Baskılar ve Çizimler... Böyle sekize ayırabiliriz malvarlığını.
Üç kanat var müzede: Sağda Richeliu, solda Denon ve ortada Sully. Her kat numaralanmış alanlarla bölünüp renk kodlarıyla ayrılmış. Danışmadan temin edebileceğiniz kitapçıkta hayatı kolaylaştıracak ve meraklısını müzedeki en önemli/şöhretli eserlere yönlendirecek yol, renk ve sayılar işaretli. O en ünlü eserlerin en dibine girip selfie çekmek, "Oradaydım" diye Instagram'da kanıtlamak derdinde olanlara mağduriyet yok yani, korkmasınlar!
Kadın güzelliğinin simgesi kabul edilen Milo Venüsü, en ünlü elemanlardan; önü her dem tıklım. Ama yine de buranın kraliçesi Mona Lisa. Herkes kendini onunla aynı kadraja sokabilme telaşında... Ben bile yaptım ya, daha ne diyeyim!
Halbuki ne oluyor ki bu en ünlüleri yakından görünce? Hiç.
Sanat kitaplarında zaten bin kere görmüş, detaylarını ezberlemiş değil miyiz?
Tam da bu yüzden, o 'en'ler değil de daha tali eserler daha ilginç oluyor. Kristallerle delirdim mesela; bardak, sürahi ve çaydanlıklarla... Mücevherlerle sonra; azman elmas broşlarla...
Eserlerden daha çok da Louvre'un tavanlarıyla...
Ama onlara da bak bak, nereye kadar... Bir süre sonra insan kendini çaresiz bir böcek gibi hissediyor. Kifayetsiz bir sinek...
Evet büyüleniyor ama bunalıyor da. Ufku açılıyor ama bugünle kıyaslayınca ruhu kararıyor. Asla yetemeyeceğini biliyor, bıkıyor. O sonsuzluk, bitmez tükenmezlik, enerji emiyor, moral bozuyor, sıkıyor.
Birkaç beyhude çaba ve boş tecrübeden sonra son kararım:
Louvre hiçbir zaman tatmin edici şekilde gezilmiyor, ancak bezdiriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA