Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 2009 araştırmasına göre yüksek bir işsizlik oranıyla karşı karşıya olan Türkiye, iş kazalarında lider konumda. Dünyada ise üçüncü sırada yer alıyor.
Dünyada en çok iş kazası Güney Kore ve Brezilya'da oluyor. Araştırmalarda iş kazalarının yüzde 50'sinin önlenebilir olduğu, yüzde 48'inin sistemli önlenebileceği, yüzde 2'sinin de önlenemediği görülüyor.
Sosyal güvenlik uzmanı Yılmaz Şahin'in 2009'da yaptığı araştırmaya göre, iş kazalarının yüzde 75'i, 50'den az işçi çalıştıran KOBİ'lerde meydana geliyor. Altı dakikada bir iş kazası oluyor, altı saatte bir işçi hayatını kaybediyor. Her 6 dakikada ise bir işçi iş göremez hale gelip sakat kalıyor.
Böylece iş kazalarının neden olduğu sakatlanmalar hem Türkiye ekonomisini hem de bireyleri vuruyor.
Gelin 15 yılda meydana gelen kazaların sektörel dağılımına ve sakat kalan kişi sayısına birlikte bakalım:
İnşaat sektörü: Yaklaşık 15 bin kişinin sakatlanmasında ilk sırada yer alıyor.
Metal eşya sanayisi: Sakatlanan kişi sayısı 13 bin civarında.
Taş, toprak, kil, kum: Sakat kalan kişi sayısı 7 bin.
Düşme ve çarpma: 13 bin.
Buhar ve radyasyon: 7 bin kişi.
Makine: 6 bin 500 kişi.
Taş ocağı kömür madenciliği: 424.
Nakil araçlarının imalatı: 385.
Metal eşya imalatı: 30.
Araştırmalara baktığımızda "İş buldum" diye sevinen 62 bin 315 kişinin sakatlar kervanına katıldığını görüyoruz.
Bilanço ağır. Maalesef 62 bin 315 kişinin sakat kalması işyerlerinin yeterince denetlenmediğini ortaya çıkartıyor ve insana değer verilmediğini gösteriyor.
Halbuki teknolojinin bu kadar geliştiği dünyada ihmalkârlıkları bir yana itip sakat kalmadan sağlıklı yaşam sürdürmek mümkün. Tabii teknolojiyi kullanacak beyinleri yetiştirmeyi başarabilirsek...