Eğer Türkiye Süper Ligi'nde şampiyon olmak istiyorsanız böyle maçları kazanmalısınız.
Ya da eksiğiniz de olsa, rakip çok iyi de dirense kazanabilmeyi becermelisiniz.
Tıpkı dün gece Trabzonspor'un yaptığı gibi. Önemli oyuncularının eksikliğine rağmen, üstelik ilk devre futbol adına hiç bir şey ortaya koyamadıkları halde son yarım saat inanılmaz bir baskıyla maçı koparıverdiler.
Kolay değil, çok önemli oyuncuların eksikliği ile maça başlamak.
Zaten ilk devreye baktığımızda Trabzonspor ne kanatları kullanabildi, ne şut çekebildi ne de pozisyon bulabildi.
Karabük belki de sezonun en kötü maçını oynadı. Üstelik kalecileri Tomic dün gece süper oynamasına rağmen lider karşısında sürklase oluverdiler.
Şenol Güneş hocalık hayatının en olgun günlerini yaşıyor. Baktı ilk yarı işler iyiye gitmiyor, soktu Yattara'yı, oyunu kanatlara yaydı ve pozisyon üstüne pozisyon bulmaya başladılar.
Emenike'yi herkes göklere çıkartıyor ama asla büyük takım oyuncusu değil.
Dün gece sakatlanana kadar fazla bir şey yapmadı.
Şimdi Karabüksporlular diyebilir ki "Emenike'nin çıkışı bize çok zarar verdi." Bunu kabul edebiliriz, zira Karabük'ün son yarım saatte büyük baskı yemesinin nedeni de ileride top tutamayışı oldu. Duvardan dönen top gibi her akın Trabzonsporlular tarafından kapıldı ve pozisyon olarak Karabük kalesine yönlendirildi. Buna rağmen Karabük puan alabilirdi. Mükemmel oynayan bir kalecileri vardı. Ama Trabzonsporlu futbolcuların yapamadığını Karabük defansı yapıverdi. Bir yan topta top kafalardan sekip en son Karabüklü Engin Aktürk tarafından kendi kalesine yollanınca her şey bitiverdi.

ENGİN 'KIZIL EJDER' GİBİ
Trabzonspor'da da Engin diye bir oyuncu var. Kızıl Ejder filmindeki başrol oyuncusuna benziyor. Bakışları insanı korkutuyor. Gülerken birden hakemi ya da rakibi boğabilecekmiş gibi intiba yaratıyor. Çok önemli meziyetleri var fakat galiba başka konularda biraz arızalı.
Hakem Fırat Aydınus ürkek maç yönetiyor.
Çok manasız sarı kartlar verirken dün gece Cale'nin diz kapağına vurulan tekmeyi kartsız geçiştiriverdi.