Maça baktığımızda Cristiano Ronaldo'nun direkten dönen topu dışında tek bir pozisyon yok. Ama önemli mesajlar var. Dünya Kupası'nda şimdiye kadar izlediğim takımlar içerisinde Almanya ile birlikte en iyisi Fildişi Sahili. Haritada bile yerini zor gösterebileceğimiz ülkeyi finalde görürsek kimse şaşırmasın. Hem dünya çapında yıldızları var hem de atletik özellikleri üst düzeyde bir Afrika ekibi. Takım savunmaları, alan daraltmaları, pozisyon almaları kusursuza yakın. Öyle bir kademe anlayışı içindeler ki; Ronaldo gibi bir dünya yıldızını sahadan sildiler. Deco'yu da öyle... Toure kardeşler ve adını Avrupa'nın önemli takımlarında sıklıkla duyduğumuz bu siyahlar, orta saha üstünlüğü ile Portekiz'e nefes bile aldırmadılar.
Peki; eksikleri neydi? Cevabı çok basit. Pozisyon bulamamaları. Bu da çok normal. Portekiz'e yenilmek istemediler de ondan. İlk maçı kaybetmek her takım için olduğu gibi Fildişi Sahilli oyuncular için de moral bozucu olacaktı. Üstelik Drogba, sakatlıktan yeni kurtulmuştu ve sonradan oyuna girdi. Ama kim ne derse desin, Fildişi takımı ilerleyen maçlar için tüm futbol dünyasına ciddi bir 'Acaba?' dedirtti. Bu 'acaba'nın ne olduğu da çok açık. Üst turlar, belki final, evet belki de bir Afrika takımının Afrika'da düzenlenen Dünya Kupası'nda tarih yazması.
Neden olmasın? Her şeyin bir ilki vardır.

PORTEKİZ TAKIM OLAMADI
Portekiz her zamanki gibi... Dünya çapında yıldızları var ama takım olamamışlar. İddia ediyorum; bu Fildişi Sahili'ni kupada çok güzel günler bekleyebilir.
Dünya Kupası'nın en iyileri hakemler. Dün de Uruguaylı Jorge Larrionda mükemmel bir maç idare etti. İsmi dünya çapına ulaşmış, fazla tecrübeli hakemler olmamalarına rağmen bugüne kadarki yönetimleri çok iyi bulduğumu söylemek isterim.