Futbol Federasyonu Başkanımız Mahmut Özgener, dün bir basın toplantısı yaptı. Ana tema, futbol ailesinde yer alan tüm bireylerin futbolun marka değerinin yükselmesine katkıda bulunmaları ve futbol sahalarının suçtan, şiddetten arındırılmış yerler olması gereğiydi.
Gayet doğal, güzel temenniler. Aksini düşünen de yok. Diyelim ki; Başkan Mahmut Özgener'in oğlu futbolu çok seviyor ve maçlara gidiyor. Sayın Özgener ve eşi de her aile gibi çocuklarına çok düşkün. Bir gece TV'de oğullarının gittiği statta ve oturduğu tribünde bir seyircinin bir diğerini dövüp 6-7 metrelik çatıdan atlamak zorunda bırakmasına şahit oluyorlar. O anda Özgener ailesi ne düşünür?
Tribünden adam atılması görüntüleri Almanya, İtalya, İngiltere gibi ülkelerde TV'den yayınlandığında o ülkenin insanları neler düşünür? Bir İngiliz, İtalyan, Fransız ya da Alman olsanız, tribünden adam atılmasının münferit olay olarak karşılandığı bir ülkeye maç izlemeye gider misiniz? Türkiye'nin ev sahipliğindeki Euro-2016 için bu ülkeye giderken "Acaba beni de dövüp damdan atarlar mı?" diye korkmaz mısınız? Bir adamın dövülerek çatıdan atılması ve bunu stadın güvenliğinden sorumlu elemanların önleyememesini bir güvenlik zaafı olarak göremiyor musunuz? Bunun futbolun marka değerine nasıl bir zarar verdiğini analiz edemiyor musunuz? Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de birçok statta sahaya bozuk para, taş ya da su atılması sıklıkla görülür. Bunlar istenmez ve karşılığında cezası da vardır. Ama damdan adam atıldığı görüntüleri izlemek dünyadaki tüm sporseverleri yerinden hoplatır.
DOĞRULARI VE YANLIŞLARI
"Biz objektif davranıyoruz" diyorsunuz. "Şiddetle savaşacağız" diyorsunuz. Diğer taraftan da "Damdan adam atmak sadece para cezası gerektirir" diyebiliyorsunuz. Gönül isterdi ki; Mahmut Özgener dün basın toplantısında "Galatasaray'a verilen para cezasını yeterli bulmuyorum. Disiplin kurulumuz kanaatimce eksik ve yanlış bir karar almıştır. Bir insanın ölmesine neden olabilecek eylemin cezası en azından saha kapatma olmalıydı" diyebilseydi.
Sayın Başkan bunları söyleyemedi. Ne yaptı? "Futbola siyaseti sokmuyoruz" dedi. Sokmuyorsunuz; kabul! "Televizyon gelirlerini çok arttırdık" dedi. Doğrudur; futbolumuzun değeri hak etmediği şekilde arttı. Ama insanların canına kasteden eylemleri münferit olay olarak değerlendirip olayı idarecilerin üzerine yıkmayı biz kabullenemiyoruz. Elbette yöneticiler de hata yapıyor. Bunlar zaman zaman tehdit ve terör boyutuna da ulaşabiliyor. Mesela Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın devre arasında hakem Kuddusi Müftüoğlu'na bağırıp çağırmasına da Avrupa'da pek sık rastlanmaz. Aziz Yıldırım'ın da önemli bir ceza alması gerekir.
Ama "Adam atma münferit, Aziz Yıldırım'ın hakeme tepkisi ceza gerektirir" derseniz, ne olur? Bir gün sahaya taş, çakmak, su poşeti yerine federasyon başkanı, yönetim kurulu üyesi ya da bir basın mensubunu atıverirler. Üstelik bu eylem yine disiplin kurulunun anlayışına göre münferit bir eylem olur. Cezası da 185 bin liradır.
Unutmayın ki; futbolu sadece söylemler değil, eylemler ya da verilen kararlar da terörize edebilir.