Fenerbahçe-Beşiktaş maçını yöneten hakem Bülent Demirlek gözlemcisi Mustafa Kalkandelen'den 8.7 almış. Mustafa Kalkandelen'i tanımasam
"Tezgah mı var?" diyeceğim. Yine gözlemci Mustafa Kalkandelen'in altyapısını bilmesem "Ne oluyoruz? Hakemler mi kayrılıyor?" diyeceğim.
Ortada not açısından kötü niyet yok. Ama çok ciddi bir yorum farklılığı var. Bu maçın notu 8.7 olamaz. Daha doğrusu olmamalı. Böylesine bir derbide yanlış bir hakem kararıyla gelen penaltı sonucu hem skor değişiyor hem de arkasından saha içi birçok olay gelişiyor. Yok eğer bu 8.7 hakem hatasına kurban giden Beşiktaş'ın maçı yine de kazanması sonucu verilmişse o halde Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçını yöneten ve çok kötü bir not almış Cem Deda'nın günahı ne? O da birkaç kart hatasıyla beraber yanlış bir penaltıya hükmetmişti. Yönetimler birbirine çok yakın, ama alınan notlar siyahla beyaz gibi. Deda çok kötü bir not alıp kızağa çekiliyor; Bülent Demirlek'in aldığı not ise fevkalade iyi.
Daha sonra MHK Başkanı Sevgili Sabri Çelik'in basın toplantısını izliyoruz. Mantık hataları içinde. FIFA "Penaltı hakemin takdiridir. Gözlemci karışamaz" diyormuş. Eğer bu mantık doğru olsaydı bir hakem üç hatalı penaltı verdiği maçta, eğer başka hata yapmamışsa süper not almalıdır. Böyle saçmalık olmaz.
Üstelik Üçüncü Devre programında Sabri'ye yönelttiğim sorunun cevabı ise çok komik: "Bülent Demirlek gibi bir FIFA hakemi bu sene Galatasaray'ın lig maçlarında niye hiç görev almadı?" diyorum. O bana Diyarbakır'daki kupa maçından bahsediyor.
Şunu açıklamaktan imtina ediyor: "Biz Demirlek'i Galatasaray'ın lig maçına veremiyoruz. Zira iki sene önce GalatasarayAdana maçında Ali Sami Yen Stadı'nda tuhaf işler yapmıştı. Onun için Galatasaray camiasını karşımıza alamıyoruz." Bunu demiyor da, Diyarbakır kupa maçı hikayesini anlatıyor. Olmaz Sabri! MHK Başkanı'nın saçı başı ayrı oynamaz. Ya bir şeyi söylemez ya da söyleyecekse buzdağının görünmeyen kısmını da açıklamak zorundadır.