Kemal Kılıçdaroğlu'nu hançerleyenlerden biri de Selin Sayek Böke idi...
Sayek ailesini çok az kişi tanır.
Kimdir bu aile, ABD ve İsveç sevdası nereden gelir?
Kiliseye mi camiye mi giderler?
CHP'nin vazgeçilmezi Selin Sayek Böke, New York doğumlu bir ABD vatandaşıdır.
Türkiye ve Türk milleti adına ahkâm kesmesinin ayrı bir sebebi vardır.
Osmanlı'yı arkadan vuranlardan biridir bu aile.
Yıl 1918, memleket işgal altında...
İtilaf devletleri, Osmanlı'nın topraklarını paylaşıyor!
İki Fransız savaş gemisi, İskenderun Limanı'na demirledi.
Katolik Kilisesi'nin papazı şehirle ilgili bilgi vermek için hemen gemiye çıktı.
İskenderun'da yaşayan yabancı uyruklular ise gemiyi teneke çalarak karşıladı. Sonra da şehri yağmaladılar!
Hikâye uzun... Aristokrat Makzume ve Sayek ailesi, yani CHP'li Selin Sayek Böke'nin dedeleri, Butros'lar ve Filipe'lerden oluşan heyet Fransız komutana "hoş geldin" ziyareti için gemiye çıktı. Ardından Jozef Makzume, İskenderun'a belediye başkanı olarak atandı!
"Hoş geldin" heyetindekilere "Fransız piyangosu" vurdu.
Arsuz ve Hatay'ın en kıymetli yerleri Sayek ailesine tapulandı.
***
Sayek'ler düğünlerini hep ABD'de yapar, çocuklarını bile orada doğurur...
Parça parça sattıkları arazilerinin parasını da ABD'ye transfer ederler. Memlekete bir hayırları yoktur yani.
Ofisleri aşırı güvenlikli ve özel korunaklıdır.
Kimden ve neden korkarlar bilmem!
Her işlerinde alavere dalavere vardır.
Şehrin göbeğinde kolonları patlamış binanın yakılmasını önlemek için çevirdikleri fırıldakları anlatacağız...
Selin Sayek Böke'nin amca oğlu
George Sayek müteahhittir...
Deprem öncesi Arsuz Yaşam Sitesi'nde Elvis Tüfenkçi'ye ait evi kiraladı... Depremde Elvis'in evi yıkılınca George'tan evi boşaltması istendi.
Adam evden çıkmak için manyakça şartlar ileri sürdü.
Mimar Jan Baran'ın yaptığı Eren Park villalarından biri yıllık kirası ödenmiş hâlde tutulursa çıkarım demiş.
***
Bay Kemal'in hırsı aklının önüne geçtiği için bunları yaşıyor.
İstanbul'un ve kendinin başına bela ettiği
Ekrem İmamoğlu ise keyiften dört köşedir şimdi...
Ve
"Yılmadım yıldırdım" diyor.
Bay Kemal ise
"keşke " diyerek hayıflanıyordur ama neye yarar...
Yanlış kararlar insanın hayatını kâbusa çevirebilir.
Kırk yıl önce teyze oğlunun davetiyle çoluk çocuk mor, sarı komar çiçekleriyle dolu yaylaya çıktık.
Gökyüzü masmavi, güneş de pırıl pırıldı o gün.
Papatya ve menekşelerle bezenmiş çimlere kilimi serip oturduk.
Mangalı dağların tepesinden menderes çizerek inen derenin yanına koyduk. Suyun sesi huzur doluydu.
Oturduğumuz yerin üst tarafından araba yolu geçiyordu.
Ağaçlardan gelip geçeni göremiyorduk ama!
Kardeşim peş peşe tüfeğinin tetiğine basınca mermi sesiyle irkildik.
Mermiler ağaçların tepesini kesmiş, kuşlar ürkmüştü.
O anda gençten biri namlunun önüne geçmeye başladı.
Bir kaza çıkmasından korktum.
Yanımdan kalkan teyze oğlu gençle tartışmaya başladı.
Yanlarına gittim ve
"Genç haklı" diyerek olayı yatıştırdım.
O çıkışmam yaşayacağımız aile boyu katliamı önledi...
Meğer o genç, 8 kişinin katili olan birinin oğluymuş...
Ve adam elinde Keleşle oğluna bir fiske vurmamızı bekliyormuş.
Ben de teyze oğlu gibi genci azarlasaydım bizi çoluk çocuğumuzla birlikte tarayacaktı.
Kılıçdaroğlu milyarlık bütçeli İstanbul'u Ekrem'e verirken başına gelecekleri düşünmedi...