PKK terör örgütünün katliamları ortada iken binlerce Mehmetçik ile polisin, masumun kanını akıtmışken Kemal Kılıçdaroğlu'nda milli hassasiyet olsa Kandil'in siyasi uzantısı ile iş tutmazdı. O artık CHP'nin adayı değil, Kandil'in adayıdır.
PKK'lı Duran Kalkan'ın Kandil'den yaptığı açıklama ortada. "Erdoğan ve Bahçeli yönetimi tez elden yıkılmazsa biteriz" diyor çakal.
Bay Kemal boşuna "PKK ve FETÖ'cüleri affedeceğim" demiyor.
Sınırımızda bir PKK devleti kurulmasına da izin verir!
Diğer hususları saymaya gerek yok...
Kılıçdaroğlu'ndan cesaret alan PKK'lılar, şimdiden tehdide başladı. Yakında bunlar sokaklarda insan avına da çıkar!
Teröristlere bu cesareti İP ve CHP veriyor!
Akacak kandan, çıkacak kaostan iki parti sorumludur!
"Apo'nun heykelini dikeceğim" diyen bir teröristi serbest bırakmayı seçim vaadi yapan birinden Türkiye cumhurbaşkanı olmaz!
Ama teröristlerin cumhurbaşkanı olur!
24 yıl önce 33 vatan evladının şehit olduğu katliamdan kurtulan Osman'ın anlattıkları hâlâ taze...
Seçim üzeri bomba atmak için gelen terörist HDP binasına girdikten sonra yakalandı.
Bay Kemal'in kimlerle iş tuttuğunu görün.

***

Trabzonlu Osman, er arkadaşlarıyla sivil giysilerle Malatya'dan iki arabaya bindi.
Silahsızdılar, onlara refakat eden bir asker de yoktu...
Hava kararmış Bingöl'e yaklaşmışlardı.
Karanlığın sessizliğini keleşin korkutan sesi parçaladı.
50 kadar PKK'lı karşı yönden gelen Bingöl Tur'a ait otobüsü durdurmuş, erlerden oluşan 50 yolcuyu esir almıştı.
Olayı uzaktan gören midibüsteki askerler, şoföre "Geri dön!" diye bağırdı ama şoför dinlemedi.
Otobüsün kapısını, Şemdin Sakık açtı.
Osman, Van-Özalp'taki birliğine gidiyordu.
Gerisini de ondan dinleyelim:
"Şoför, lastik patladı diyerek durdu. Ama lastik patlamamıştı.
Arabanın altında birileriyle konuştuğunu işittim.
Sakık, 'Geleceklerini bilmiyorduk' demiş ama yalan dedi.
Sakık'ın üzerinde toprak rengi üniforması vardı, kasketini ters takmıştı.
Omzundaki tüfeğin namlusu yere bakıyordu.
Şoföre, diğer otobüsün nerede olduğunu sordu.
O da 'Arkada, geliyor' dedi.
İki dakika sonra diğer otobüs düştü pusuya."
"Gece yarısına kadar teröristlerle dağda yürüdük.
Şemdin Sakık'ın talimatıyla tek sıra olduk.
Dağda koşar adım yürümeye başladık. Bize eşlik eden teröristler sürekli değişiyordu. Bizi bir ahıra soktular öldürmek için.
Ama sonra vazgeçtiler. Tekrar yürümeye başladık.
Sabahı göremeyeceğimizi anladık. Son kez yıldızlara baktık.
Bir ırmaktan geçerken su içtik.
PKK'lıların davranışları giderek sertleşti.
Saat 03.00 gibi bizi durdurdular. Yol kenarına dizilmemizi istediler.
Yanımdakine 'Devrem bizi vuracaklar' dedim...
Kalaşnikof, Bixi ve Kanvasların emniyetlerini açtılar.
Sonumuz gelmişti, kelime-i şehadet getirip yere yattım.
Vurulan arkadaşlarım üzerime düşüyordu.
Ölmemiz için üzerimize binlerce mermi yağdırdılar.
Can çekişenler, hırıldayanlar, ağlayanlar, inleyenler...
Su isteyen de vardı 'Anne, anne' diye bağıran da.
Öldüğümü zannediyordum ama ölmemişim." "Vicdansız Kemal bu katliamcılarla işbirliği yaptı.
Kazanmaları halinde Türkiye'yi bölecekler.
Kaybettiklerinde ise 'hile' var deyip sokakları yakacaklar.
Böyle bir durumda ABD müdahale için fırsat bulacak.
Oyumuza ve sandığa sahip çıkma zamanı gelmiştir."