Hainler iyice azıttı... Bir yanda İrfan Güneş isimli çantacı, diğer yanda DHKP-C ve FETÖ, hükümete sinsice tuzak kuruyor!
İrfan efendinin, işbirlikçileriyle devlete verdiği milyarlık zararlar yetmedi, şimdi hakimlere şantaja başladı.
Diğer yandan Esedci Nusayri takımı ile DHKP-C, PKK ve FETÖ, vahşi bir cinayetin kurbanı olan Özgecan Aslan üstünden 'servis' bahanesiyle ikinci bir Gezi'ye zemin hazırlıyor.
Örgüt hükümete sıkıntı yaratmak için adam bile kaçırabilir!
Akbaba İrfan ise yargıçları tehdit ederek kodesten çıkmanın peşinde.
Adam arkasındaki muhalif basına ve sola güveniyor.
Kendisi CHP'li ve FETÖ'ye yakın biri...
İrfan vampirinin illegal işlerini ne Sözcü ne de Cumhuriyet yazıyor.
FETÖ'ye kol kanat geren Bay Kemal'in ona sahip çıkacağı adamları ötede beride söylüyor.
Bugün niyetim anacığım ile Yaşar Bayboğan abimin ölüm yıldönümleriyle ilgili bir anma yazısı yazmaktı.
Size sözüm vardı kripto Azim Öztürk'ün FETÖ sevdasını ve kirli işlerini de yazacaktım.
Ama vampir ile teröristlerin hükümete kurmak istedikleri tuzak öne geçti.

***

Çantacılık yaparak milyarlar vuran İrfan efendi, cezaevinden çıkabilmek için 'şantaja' başladı.
İşbirliği yaptığı yargıçlara "Beni buradan çıkarın yoksa sizi yakarım" diye haber yollamış.
Yargıdaki adamlarına mahkemeye 'baskı kurun' diyor!
Ama epey paniklemiş iptal edilen davalardan 'feragat' karşılığında aldığı çek ve senetlerin tahsilatına hız verdi.
Avukat K.'ya 'Senetlerden alabildiğin kadarını al' dedi.
İrfan Güneş FETÖ yöntemleriyle iş bitiren bir devlet düşmanı.
Savcılar bu adamın HTS kayıtlarından çetenin yargı ve medya ayağını da çözmeli.
Avukatının kimlerden çek ve senet aldığı da tespit edilmeli.
Akbabanın birlikte olduğu CHP'li vekiller de açığa çıkarılmalı.
Birlikte devleti kazıkladıkları bürokratların kimliği öğrenilmeli?
Ki; tüyü bitmemiş yetimin parasını yemek nasıl oluyor herkes görmeli.

***

Ayrılıklar hep yüreğimi acıtır.
Sanatçı Varol Uzlu 'yureğumun orta yeri' isimli birçok sergi açtı.
Benim yüreğimde orta yer kalmadı ki sevgili Varol.
Acılar kalbime ağır hasar verdi.
Kalbim acıklı sahnelere bile dayanamaz oldu.
Eskiden bitmeyen günler ve haftalar şimdi güneşte kalan kara döndü.
Bir kendime bakıyorum, sonra 60'ında, 70'inde olanlara soruyorum: "Bunca zaman nasıl geçti diyorum?" yanıt hiç değişmiyor:
"Anlamadık." Ben de anlamadım su gibi akıp giden yılları.
O yıllar anacığım ile babamı ve sevdiklerimi aldı benden...
Şimdi tam Erkan Ocaklı'nın 'Emine'sine dediği haldeyim.
"Ne annem var ne babam, gurbet elde yalnızım..." Tatlı anam 86 gün komada kaldı...
Yoğun bakımda hep sessizce ağladık, bizi öyle görmesin istedik.
Meğerse anam hiç uyanamayacağı derin bir uykuya dalmıştı.
Gülen gözlümü ve Yaşar Bayboğan abimi, Adana'da sarı sıcakların bastırdığı acı dolu bir gün olan Temmuz'un 7'sinde kaybettim...
Yüreğim yaralı, özlemim büyük...
Yaşar abimden bayrağı oğulları Lütfü ve Gökhan aldı.
İki kardeş, şanla şerefle dünya çapında bir üniversite yarattı.
Özel üniversiteler yüzde yüz zam yaptı, Çağ ise yüzde 35'te kaldı.
Ama şu sıra terör örgütleri 'Çağ'a operasyon çekiyor.
'Servis' bahane 'Gezi' şahane...
Yer miyiz ulan. Hayde... haydeee!

***

NOT:
Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak, kazandığı tazminat ile Bay Kemal ve puşt takımına, 128 milyarı öyle bir güzel anlattı ki.