Bay Kemal'in Suriye Konferansına PYD'li Amy Austin Holmes'i davet etmesi PKK'yı meşrulaştırmak içindi.
Kılıçdaroğlu konferansın bu kirli yüzünü yine Atatürk'le gizlemeye kalktı!
Kirli işlerini hep Atatürk'le maskeler!
Herif konferansta PKK güzellemesi yaptı ve örgütü 'barış gücü' ilan etti be!
Güvenli bölgeye de "ABD'nin hoşuna gitmez" diyerek karşı çıktılar!
Aslında Kemal Kılıçdaroğlu'nun PYD/ YPG'ye kol kanat germesi yeni değil.
Daha önce de YPG için "terör örgütü değil vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum" demişti.
Türkiye'nin YPG'ye operasyona hazırlandığı bir sırada CHP'nin böyle bir konferans düzenlemesi paralel devlet hamlesidir.
Atatürk'ün CHP'si nereye savruldu, görün işte!
Suriye konferansı Esed'e ve PKK'ya yaradı!
Mehmetçikle omuz omuza savaşan ÖSO konferansta yoktu mesela.
Böyledirler!
Ekrem İmamoğlu da katılmadığı toplantı için 'çağrılmadım' yalanıyla algı yapıyor!
Toplantıya niye katılmadığını soran gazetecilere ne 'çağrıldım' diyor, ne de 'çağrılmadım', yani mağdur numarası yapıyor!
Belediye başkanı afet toplantısına davet mi bekler?
İmamoğlu patronu gibi İstanbul halkının korkularını çıkar lokmasına katık etti!
Ahlaksızlık ve fırsatçılıktır bu!
Herif devletle çalışmak istemiyor!
Şunu unutuyorlar ama!
Algı operasyonlarına rağmen bu millet ne zaman?!
Nerede?!
Ne yapacağını?!
Çok iyi bilir!
Tıpkı 15 Temmuz'da tankların karşısına dikildiği gibi.
HDP binası önünde "Başlarım sizin Kürdistan davanıza" diyen anneler gibi.
***
Kemal Kılıçdaroğlu'nun kökü Dersim'e dayanan bir kuyruk acısı var!
Onur Öymen gibi Atatürkçüleri CHP'den tasfiye ederek, yerlerine Mehmet Bekaroğlu gibi Atatürk'e 'kefere' diyenleri koyması bundandı!
Kılıçdaroğlu 'Dersim' yüzünden Atatürk'e öfkeli olabilir, bu yüzden sırtını PKK'ya da yaslayabilir!
Ya Trabzonlu İmamoğlu'na ne demeli?
O da menfaat gereği katillerle bir oldu!
Erdoğan, İsrail'e "One Minute" çekince:
Önce 17-25 Aralık yargı darbesi geldi.
Ardından 'Gezi' olayları başladı.
Sonra da 15 Temmuz darbesi oldu.
Reis'in Birleşmiş Milletler'de İsrail'e verdiği ikinci ayardan sonra içteki hainler harekete geçti.
Olmamış şeyleri olmuş gibi gösterip, meşru hükümeti devirmek için yola çıktılar.
Yani 17-25 Aralık'taki darbe girişiminin bir benzerini yapmak istiyorlar.
Reis'in emperyalizme posta koymasını çekemedi şerefsizler!
BM Genel Kurulunda 'İsrail'in sınırı neresidir?' diye soracak, 'Birleşmiş Milletler ne işe yarar?' diyecek, 'nükleer silahlar ya herkese yasak, ya herkes için serbest olmalı' çıkışını yapacak, 'Dünya beşten büyüktür' diyerek restini çekecek başka bir yiğit var mı?
Varsa getirsinler ona da Reis diyelim!
***
BM'de konuşan Kılıçdaroğlu olsaydı:
Keşmiri işgal eden Hindistan askerlerini alınlarından öperdi.
"İsrail'li arkadaşlara bir sorun bakalım;
Filistin'i niye işgal etmişler?" derdi!
Akdeniz'de boğulan göçmenler için de 'denizde ne işleri var?' diye sorardı!
Yani Kılıçdaroğlu boşuna Suriye konferansını düzenlemedi...
Amaç katil Esed'i ve YPG'ye meşruiyet kazandırmaktı.
Bu yüzden konferansa rejim muhalifi hiç kimseyi çağırmadılar!
Bunlara o aklı veren belli!
İmamoğlu'nu susturan o gizli el, Faik Öztrak ve Durmuş Yılmaz'ı IMF ile otel odasında buluşturdu.
Aynı gizli el, Saadet, CHP, İP, HDPKK ve FETÖ, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'ı da Erdoğan düşmanlığında biraraya getirdi!
Tarih tekerrür ediyor.
Uyumayın ki kıyamet kopmasın!