Trump, azılı ajanlarıyla itibarımızı sarsmak için ev hapsindeki Brunson'u kaçırtabilir.
Dünkü saldırıyla ilgili şüphelerim var.
Kaos çıkarmak için ABD Büyükelçilik binasına özellikle ateş ettirilmiş olabilir.
Sarı Çıyan 6 Kasım'daki Kongre ara seçimini almak için her yolu denemek isteyecektir.
Büyükelçiliğe yapılan saldırıda PKK'yı ya da FETÖ'yü kullanmış da olabilir.
Amacı kaos çıkarmaktır.
Ne olduğunu göreceğiz.
Nasılsa polisten kaçamayacaklar!
***
Dün sabah erken kalktım.
Rahmetli anacığım da erken kalkardı.
Denizi o uyandırırdı.
Anacığımla birlikte bende kalkardım.
Güzel anam sabah namazından sonra uyumazdı.
Birlikte ahıra iner ineklere ot verirdik.
Gübre taşıdığım bile olurdu.
Sonra evin arkasına geçer denizi seyrederdik.
Anam denize bakarken dalardı.
Uçsuz bucaksız mavilik onu alıp başka diyarlara götürürdü sanki.
Neler düşünmezdi ki.
Ahh, fukaralığın gözü kör olsun!
Anamın tek derdi çocuklarıydı…
Damı akmayan, pencere kenarlarından içeri soğuk girmeyen bir evi olsun isterdi hep.
Dalıp gitmelerinin arkasında fukaralığın getirdiği bu gibi sıkıntıların olduğunu bilirdim.
Zaman zaman anlatırdı çünkü.
Komşularla ortak olan eski ahşap evimizin zemini topraktı.
Karadeniz hep yağmurludur.
Toprak zemine su düştü mü çamur olurdu.
O çamur da her yere bulaşırdı.
Çamaşırları derede külle yıkardık.
İstala Deresi yaz kış çamaşırhane olurdu.
Yeni evimizin döşemesi tahtadandı.
Şükür ederdi çamurdan kurtulduğu için.
Anam erken kalkardı.
Tarlasını bellemek, mısırlarını biçmek için…
Erken kalkma alışkanlığım anamdan kalmadır.
***
Anacığımla birlikte her sabah olağanüstü güzelliklere uyanırdı Karadeniz.
Bana öyle gelirdi.
Çılgın yeşille başlar, gece mavisiyle devam eder, yine mavinin her tonuna girerdik.
Ortalık yeni aydınlanırken güneş denizin üstünü kızıla boyayarak yükselirdi.
Muhteşem bir sessizlik olurdu.
Sonra kuşların cıvıltıları düşerdi kulaklara.
Yalnızlık hissi böyle dağılırdı.
Deniz özgürlüktür.
Yasası da yalnızlıktır zaten.
Karadenizliler denizin haşin bir sevgili olduğunu iyi bilir.
İhmale gelmeyeceğini de.
Kusur ettin mi, şamarı suratında bulursun.
Nitekim sahil yolu yapılırken hırçın Karadeniz'in arazisinden çaldılar.
Hafif bir fırtınada kendinden çalınanı ise hep geri aldı Karadeniz.
Yani deniz yüzümüze tükürdü!
Neyse… Bugün bayram… Bayramları memlekette anamın ve babamın yanında olurduk.
Namaz sonrası et sepeti elimizde kurbanın kesileceği yere giderdik… Ne yazık ki onları kaybettikten sonra memlekete de gidemez olduk.
Tatlı anam…
Nurlar içinde yatsın…
Babam da…
***
Bayram bile olsa günlük yazı yazıyorsan eğer, gündemden kopmamalısın!
BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan öldü.
Kıbrıs'ı Rumlara peşkeş çekmek için az uğraşmamıştı.
CHP'nin başı Kemal Kılıçdaroğlu, Annan'ı saygıyla anan bir mesaj yayınladı dün.
Bu adam ya cahil ya da… Neyse, neyse!
Yazdığı şu mesaja bakın;
"Kıbrıs barışı için verdiği mücadele dolayısıyla hep saygıyla hatırlayacağız…"
'O saygıya' ilk tepki CHP'nin ağabeyi Onur Öymen'den geldi.
Öymen, Kılıçdaroğlu'nun mesajı için, "Türkiye'de ve Kıbrıs'ta bu milli dava için yıllardan beri mücadele edenleri derinden yaraladı" dedi.
Çok haklıydı…
Çünkü rahmetli Denktaş Annan'la az mücadele etmemişti.
Böyle birine saygı duyulur mu hiç?
Ama adam duymuş işte.
İçinde sakla bari be!
Adıyaman'da 4 askerin şehit olduğu gün Tunceli'deydim.
Çok da üzülmüştüm.
Saldırıyla ilgili tutuklanan eski bir CHP'liydi.
Şaşırmadım.
İtin cebinden "Top gol oldu" notu çıktı.
Bu köpeğin kızı da PKK saflarında savaşırken öldürülmüştü.
Kılıçdaroğlu, kimleri Meclis'e soktu görün.
Bu kadar haini niye besliyoruz ki.