Bir adam,
Bir parti genel başkanı,
Ana muhalefetin başı düşünün;
İftira atıyor, yalan söylüyor.
Niye söyler, nasıl söyler?
Siyaset bu mudur yani?
Mikrofonu eline alıp 'Ben namuslu adamım' deyip meydan okuyan, sonra da iddiası yalan çıkan biri ne yapar?
Ne yapması lazım?
Önce utanmalı değil mi?
Ardından da özür dilemeli…
Tabii en asili istifa etmesidir ya…
Hiçbirini yapmazsa hatta yeni yalanlar piyasaya sürerse…
O adama namuslu demek mümkün mü?
Ona 'yazıklar olsun' demeli…
'Kalıbından utan' demeli…
Yanlış mıyım?
CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu milleti kışkırtmak ve yürüyüşe kılıf bulmak için, Erdoğan'ın yargıya talimat verdiğini söyledi önce…
Hatta "Senin hükümetinin mahkemelere genelge gönderdiğini, talimat verdiğini ben ispat edersem görevinden onurlu ve namuslu bir insan gibi istifa edecek misin? Ben ispat edemezsem siyaseti bırakacağım" dedi mi?
Dedi; demesine de…
'Yargıya talimatın belgesi' diye gösterdiği evrak dilekçe çıktı.
Bir suç duyurusu yani.
Peki o ne yaptı?
Tabii işi pişkinliğe vurdu…
Cumhurbaşkanı o dilekçe ile kendisine iftira atan CHP'li Barış Yarkadaş'ı savcılığa şikayet etmişti.
Kılıçdaroğlu ise evraktaki 'suç duyurusu' ve 'arz ederim' ibarelerini görmesine rağmen yalan iddiasını sürdürdü.
Gürlediği gibi dediğini ispat edebildi mi?
Hayır.
Siyaseti bıraktı mı?
O da hayır.
Ya namus meselesi?
....
***
Son yalanı da bir âlem…***
15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı, başbakanlığa Kemal Kılıçdaroğlu getirilecekti.